organize olunup sert protestolarla gündeme getirmek gerekmektedir.
hatta isyan etmek, insan hakları mahkemesine gitmek gerekmektedir.
bu resmen soygundur.
sigortası olmayan insan çalışmıyordur, çalışmayan insanın zaten parası yoktur, sen ona işsizlik maaşı vereceğine; tutup har(a)ç alıyorsun, bu ne sosyal devlet anlayışına nede başka bir anlayışa sığar.
türkiye'de devlet en büyük tefecidir. bu da bunun en büyük delilidir.
alınan vergilerle; parklar, bahçeler, duble yollar yapılmaktadır, fakat olan yine vatandaşa olmaktadır çünkü, o yaptığı duble yollarda gitmek için yine benzinden dünyanın vergisini almaktadır, alkolü tütünü söylemiyorum bile.
bu bir dayatmadır, insanlara zorla sağlık hizmeti satmaktır, şimdi devletin özel hastahanelerden farkı kalmamıştır.
bu şekilde alınan primler hiç bir şekilde sigortalarımıza işlenmemektedir.
artık muhalefet veya diğer partiler aptal aptal suni gündemle ilgilenmemeli, halkın bu kanayan yarasına el atmalılardır.
son olarak, eğer bu har(a)cı ses etmeden öder ve bu uygulama teorikte olduğu gibi pratikte de başarılı olursa;
ey türk halkı siz koyunsunuz, yolunmayı bekleyen tavuksunuz, lale devrinde ot kafası yaşayan berduşlarsınız, allah bu hükümetin değil, bu hükümeti başımıza getiren sizlerin belasını versin. işte bu noktada oy vermenin yükümlülüğü ortaya çıkıyor. evet sen bunu okuyan ve bu partiye oy veren sen, senin yükümlülüğün, senin seçtiğin bu hükümet senin cebinden olmayan paranı çalıyor. ey yeni jenarasyon, ey yeni mezunlar daha iş hayatına atılmadan işsizken borçlandırılan bir sistemdesiniz, uyanın artık, harekete geçin.
not: ben işsiz değilim, borcum da çıkmadı. ama kanıma dokunuyor... taraf da değilim, ama taraf olacaksam bu rezillerin tarafı olmam.