borç batağı içindedir. bu ayıp değildir elbet, borç yönetimi diye bir şey vardır. ancak gelin görün ki, bu kulüpte tıpkı çöküş devrine girmiş osmanlı gibi durup durup saraya harcanır oldu paralar, kıça başa sürülür oldu*.
pires'ten tutun da, killy gonzales'lere, güney amerika'nın bozkırlarından rusya'nın döt donduran ayazlarına bir transfer listesi var bu kulübün yıllardır. tek tutmuş yabancı transferi ribery'dir, o da fiyasko ile bitmiştir. her sene bir yıldız peşine koşup, dönüp dönüp mondragon'un sözleşmesi yenilenir. (gene yeniliyorlarmış bu sene de kalıyormuş)
bunları dalga geçmek için söylemiyorum. bu takım başka renklere gönül vermiş olsam da benim göğsümü avrupa'da çokça kabartmış bir takımdır. emreleri, okanları, suatları, hakan şükürleri, hakan ünsalları, fatih akyelleri çıkarmış takımdır. ben bu takımda yıllardır arda hariç yeni bir parlayan isim görmedim. ümit karan'ı beğenmiyorlar, hasan kabze hep yedek, necati kimselere yaranamıyor. alt yapıdaki isimleri diğer kulüplere kiralık vermeleri bilançolarının kira gelirleri kalemini şişirmekten öteye gitmiyor.
e haliyle de insan şimdi düşünüyor: nereye koşuyor bu galatasaray? 3-5 tane yöneticisinin egosuna kurban mı gidiyor? "işte pires'i getirttik" diyebilmek için daha mı çok batırıyorlar asırlık kulübü dibe -ki bu adamlar hamit'in formasıyla poz vermekten keyif alıyorlar-?
bunları neye bakıp söylüyorum. son dört sezonda bir şampiyonluk, bir ikincilik, bir üçüncülük, ama avrupa kupasında gruplardan öteye gidememiş galatasaray'a.