ben bu yazıyı sana yazdım

entry31009 galeri
    12358.
  1. ben bu yazıyı sana yazdım çünkü herhangi bir şekilde iletişim şansımız yok artık. az önce bitirdim o olasılığı. ama yazıyorum çünkü daha söylemek istediğim çok şey var. hep sen ve senin mutsuzlukların; benim yüzümden senin yaşadığın gerginliklerdi ya temamız. saldıran deliren taraf hep bendim, sık sık bunları çekmek(!) zorunda kalan zavallıcık da sen. tamam kabul ediyorum son bi yıldır evlat olsam sevilmem bence de ama bu hale kendime başıma gelmedim ikimiz de biliyoruz değil mi? şimdi şimdi biraz daha net görüyorum da zaten biz, bizlik rotasını geçen yıl bu zamanlar kaybetmişiz. sen, senin isteklerin, senin yaşantın, senin mutluluğuna doğru kırmışız dümeni sonrasında. ipleri bölüştük sandığım sıra sen beni boynumdan çekiyormuşsun da görememişim ben. arkadaşlarımı eleştirmişsin hali hazırda az önce bile yakın kız arkadaşımın hiç olmayışı konusuna girerekten, giyim kuşamım her an kavga konusu olmuş, en azından elimden tutup amerika'ya götürmeye çalışmayan eski sevgililerim de ayaklı tehdit. yetmedi yetinmedin sanki suçlu benmişim gibi ne zaman amerika konusu açılsa bağırıp çağıran, azarlayan taraf da sen oldun. üstelik karar aşamasının ne tarihleri ne de olayın gelişimi konusunda bana karşı hiç dürüst olmadığını, inandırıcılık kavramındansa hayli hayli uzakta olduğunu ikimiz de biliyoruz. ve buna rağmen sorunlarımızın temelinde güvensizliğin yatmasına delirebiliyor, şaşırabiliyorsun ya bu neyin kafasıysa aynısından istiyorum. sen 2 yıl önce ilk defa bana elini uzattığında tüm kalbimle güveniyordum ben sana. hatta öyle bir değerdi ki benim sana verdiğim sevgili olarak riske etmek korkuttu gözümü, geri çektim kendimi. ama ok yaydan çıkmıştı bi kere geri dönüşümüz yoktu. ve sonrasında ilk ayrılığımız geldi, benim yüzümden mi? evet kesinlikle suçun büyüğü bana ait. ama sen de masum değildin. sonra ne oldu? kavga dövüş korkunç günler geri döndü. ne zaman değerlendim senin için? hayatıma yeni birinin girmesi riskini gördüğün sıra. autocad vizesi çıkışı 41at'de onun yanına gidiyorum diye yanında ağlarken durumun ciddiyetinde değildin hatta düşünüp sorgulamadın bile. ulan mal mıyım ben kötü geçen sınava ağlayayım? onlar basamağında 3 görününce sevinen benden bahsediyoruz. ben senin en ufak bakışından aklından geçenleri satır aralarına kadar çözebiliyorken niye hiç denemedin beni tanımayı? ağzından çıkacak bir gitme için öldüm öldüm dirildim ben orda. pek tabii tehlike dank edince kafana davranmadan edemedin, dayanamadım ben de , yine senin oldum. ne olduk ne olacağız'ı sorgulamaya kalmadan eski sevgilinle work and travel'a gideceğini söylemen bir oldu. miladımız o gün oldu bizim. benim psikolojik dengemi kaybedişim, yaşama sevincimin gidişi, sana ve kendime işkenceye dönüşüşüm o andı işte. ben o gün o uçağa binerken renkli çoraplarımla sana en son bakışımda bizi ayıran güvenlik çemberinin gerisinde geçmiş mutlu günlerimizi bıraktım. bir daha da hiç dikiş tutturamadık zaten. sonra bir kez daha güvendim ben sana. hayatımdan çıkarmaya karar verdiğim gün. ama gidemedim köprüde sana baktım bir, el vermedi yüreğim. sirkeciye gidene kadar ağladım tramvayda hatırlarsan. "son bir şans ver bana bi daha seni hiç üzmeyeceğim." dedin. inanmak istedim ben. sonra bomba geldi peşine, aramızda bir şey olacaksa o ekimden sonra olacaktı. neden? çünkü resmi anlamda biz sevgiliyken onunla amerika'ya gidersen bana daha çok söz hakkı doğacak, narin beynin de benim zırvalıklarımla yorulacaktı. gene kendi keyfin için vazçeçtin benden sen. neyin değeri, sevgisi, aşkı bu? hala bencil olmadığını iddia edebiliyor musun? en içime aldım seni de noldu? saat sabahın 4 buçuğu, gözlerim patates kadar şiş, başım taşıması imkansız hale geldi. bana bir daha yapma bunu. çık git içimden yalvarırım. bu da sen oku diye yazdığım son şey.
    0 ...