bir baba için eşini, evladını kaybetmek dünyanın en acı durumlarından biridir. adam ikisini de yaşamış. ne diyelim, allah taksiratını affetsin kalanlara da sabır versin.
her kim olursa olsun ölümlere sevinmek insan olana yakışmaz. dünyanın neresinde bir insan öldüğünde küçük de olsa acısını hissetmek, saygı duymak veya duyarlı olmak bir insan olmanın, boşa yaşamadığının kendi menfaatinin dışında başka değerlere de inandığının en alt düzey göstergesidir. demek ki bu asgari düzeye erişememiş varlıklar bile kendini adam sanarak dolaşmaya devam edebiliyormuş.
allah aşkına, mert gibi, türklük gibi, artık bu değerler herkese ne ifade ediyorsa, savaşalım, vuruşalım, ölelim, öldürelim, kanımızı dökelim ama namert gibi, yavşak gibi, kevaşe gibi bir şeye dönüşmeyelim. insanlar şerefi için yaşar. şerefini koruyamadıktan sonra sikmişim kazanmayı da, kaybetmeyi de.
hayır, nereye gidecek bu işin sonu? hutu lar ya da tutsi ler gibi kol, bacak kesmeyi düşünecek kadar vahşileşecek miyiz? kendinden olanı herkes sever, önemli olan kendine ait olmayanın da en azından sevenleri olabileceğini hesap edebilecek kadar insanlıktan nasibini almış olmaktır.
böyle bir durumda bile tamtam çalabilecek kadar kendinden geçmiş olanlar, sözüm size. insanlık alemi için kayıpsınız, hiçsizniz.