üniversitede aynı sınıfta olduğumuz bir kız vardı. ailesinin tek kızı idi, adı ilkle başlardı. ben onu arkadaş olarak çok sever, onunla bir şeyler paylaşır, zaman zaman iltifat ederdim. hani hep olur ya bunun bir de yakın arkadaşı vardı. ayrılmaz ikiliydiler.
gel zaman git zaman esas kızın arkadaşı olan kız bana birgün dedi ki sınıftan biri senden hoşlanıyor ama öyle böyle değil. alala dedim benden kim hoşlanabilir ki, çekilmez bir adamın, aksi nalet.
bir iki tahmin yaptım. "yok o değil, aaa saçmalama onun sevgilisi var. amma yaptın, kadın evli salak" gibi tepkiler aldım. kızla sınıfın kapısında durduk içeri bakıp bakıp isim söylüyorum. yok diyor, cıks diyor, kaşlarını kaldırıyor. bir iki erkek ismi de söyledim makarasına.
neyse tüm kızları saydım en son iki kız kaldı saymadığım. biri benden hoşlanan öbürü bu yani elçi.
-yoksa sen misin lan
dediğim gibi kaval kemiğine tekmeyi yedim.
az sonra toparlanmıştım.
-aman allahım, yoksa ilk ilk ilk mi?..
evet annem, ilk dedi. ama ama ben şey dedim. şaşırdım.
sonra ilk le konuştuk. başı önde mahzun, derdini anlatıyor.
- benden bi cacık olmaz, sen daha iyilerine layıksın dedim.
+ kime layık olduğumu ben daha iyi bilirim dedi.
- üzgünüm ama...
+ tamam, kendini boşuna yorma, anladım dedi. kendine iyi bak.
lan öyle boktan bir durum ki bu, anlatamam. arkadaşlar dediler "oğlum ne mal adamsın, iki sevip okşardın sonra postalardın" diye.
ama olmaz ki, değer verdiğim harika bir insan bu aslında. ama o yönüyle hiç düşünmediğim biri ve aklımda biri var o sıralar. hatta aşk acısı gibi bir dertten muzdaribim. çivi çiviyi söker diyeni mi ararsın, bu kız kaçar mı diyeni mi ararsın.
hepinizin canı cehenneme ibneler dedim. bence doğruydu yaptığım ama onun adına üzülürüm.