avrupa - türkiye karşılaştırması yapmıyor musunuz her konuda işte benin taşşaklarım o zaman kaşınıyor siz sevgili yazarlar. ulan pire yavruları bakın şimdi, avrupa ülkelerinin okula başlama yaşlarını tek tek sizlere oradan buradan copy paste yapıp yazmaya tenezzül etmeyeceğim zaten sonuç biraz araştırırsanız ortadadır. Gelmiş türkiye'yi almanya ile kıyaslıyorlar ve diyorlar ki; " yeaa ama almanya'da da çocuklar 6 yaşında okula başlıooo." bakın canım yazarlar, o 6 yaşındaki çocuklar okula gitmek için her gün kilometrelerce yol yürümüyor, atlıyor otobüslerine evinin önünden taa okuluna kadar arkadaşlarıyla okul servisine binmiş edasıyla gidiyor. hayat istanbul'un ya da ankara'nın görünen yüzü gibi değil. hayat bürokratlarımızın yaşadığı semtlerden ibaret değil. bu ülke istanbul'dan falan da ibaret değil. doğu'nun durumundan şikayet ediyoruz ve diyoruz ki; " ama hepsi cahill". adam tabi cahil olur. çocuğun gidecek okulu yok çünkü. 30 km - 40 km mesafe yürümek durumunda o çocuklar. akıl var mantık var 5.5 yaşında bir çocuğu hangi anne ya da baba o kadar mesafeyi yürüyerek okuluna gönderir. ben söyleyim 3-5 salatalık dışında hiç kimse.
bakın işin imam hatip, seçmeli ders kısmına falan hiç girmiyorum bile. gelmiş bana avrupa'yla ülkemizi kıyaslıyorsunuz öyle mi? Devam edelim o zaman; bizim aileleriminiz çoğu mal kimse kusura bakmasın. çocuk yetiştirmeyi çocuğun başına bir şey gelmemesi olarak algılıyoruz toplum olarak. avrupa'ya gidince karşımıza bu sahne çok rahat bir şekilde çıkıyor, aslında o kadar uzaklara gitmeye gerek de yok güneyde ya da bol bol turist bulabileceğimiz bir yerde de dediğim gayet net bir şekilde ortada. bizim çocuklarımız 5 yaşına kadar ağzında emzikle dolaşırken o kıyasladığınız avrupalı çocuklar anasının gözü olmuş durumda. anne, baba yatıyor tatilde çocuklar fırlama gibi atlıyor havuza, gidip alıyor yemeğini, utanmasa karı kız kovalıcak pezevenkler. bizimkiler de götlerinin yanında eşantiyon gibi tutup kafasındaki şapkayı düzeltip ağzındaki emziği ballıyor.
işin en ama en amcık kısmına ise şimdi geliyoruz. Eğitimin nerede başladığı gerçeği. Çocukların değişilmezi, büyüklerin korkulu rüyası " anneeee bu neee?, babaaa pipi ne işe yarar?, abiii tavuklar her gün çiftleşiyor mu? vs." şimdi aradaki fark bizim ailelerimiz çocukların sorularına ısrarla cevap vermeye çalışıyor cevap verebildikleri ölçüde. sonra sorular artarak devam ediyor. o kıyasladığınız avrupalı ne yapıyor biliyor musunuz? çocuğa siktir git kafamı sikme diyip sorularının cevabını nerede bulabileceğini öğretiyor. araştırmayı, okumayı, bilginin nasıl edinileceğini öğretiyor. hani vardır ya bir laf " bana balık vermeyin balık tutmayı öğretin" diye aynı o hesap işte. çocuk okula başlayınca da matematik özürlü olmuyor ya da "ama bu benim işime yarameyacak keaa gerçekte demeyecek". çünkü adamlar öğrenilen teorinin pratikte nasıl kullanılacağını öğreniyor.