aslında hemen oracıkta, azıcık bile sorgulamadan, kuytularda empati kurmadan yargılanmaması hatta yadırganmaması gereken dul bayanın amacıdır.
dul olmak, bu dünyanın bizlere dayattığı zorluklara karşı tek başına kalmak ve yekten mücadele etmektir. gerçekten 3-5 kişiyi birleşip danaya girilen müslüman toplumların ve 4-5 kişinin bir dorm roomda birbirine giren kolejli bebelerin oluşturduğu ecnebi toplumların bu kollektif anlayışları bize yalnızlığın ne kadar zor olduğunu kanıtlar niteliktedir.
öte yandan sadece bu anlamda değil, hiç tereddütsüz seks etme anlamında da zorlukları vardır dul olmanın. bugün bir dul dediğimiz -beyi, bayanı fark etmez- öyle ya da böyle düzenli bir seks etme maratonundan çıkmış biridir. temsil misal, kocasıyla haftada 4 kere seks eden bir bayan, dul ünvanını kazandıktan sonra haftada hiç kere seks eder ki bu da zor bir şeydir. herkesin ihtiyaçları vardır. nasıl onur akın üstad, aşkı "ağzımı dayayıp musluğa su içeeer gibi" diye tasvir ediyorsa ben de seks etmeyi "otuzbir çekmekten çıldırdım" olarak betimliyorum müsaade varsa. deli bir ihtiyaç yani.
haaa şu da var ki; davasında sonuna kadar da haksız bayanın amacıdır! kimse kimsenin kocasını sırf tüpçü diye baştan çıkarmak zorunda değildir. bugün ülkemizdeki tüpçü sayısı göz ardı edilemeyecek kadar çoktur. bence herkes ayağını denk almalı zira tüpçü karıları bir birleşirlerse bu yellozların amına koyup patoz ederler!
