lise 2, ergenliğin en alevli dönemlerinden biri ve lisenin en güzel zamanları.
sınıfımız, müdür yardımcısının odasının tam karşısındaki sınıftı. o adamı anlat deseniz anlatamam, hayatımda gördüğüm en komik insanlardan biriydi ama komiklik yapmak için değil, kendisi komikti hareketleriyle sözleriyle. yoksa inanılmaz otoriter biriydi.
her neyse, ender denk gelen boş derslerden biriydi. sınıfın yarısı yanındakiyle konuşmaya çalışıyo, bir kaç tanesi arkada batak oynuyo, geri kalanı kendisi de ne bok yediğini bilmiyor. ve akabinde birisinin telefonundan mezdeke sesi yayılır tüm sınıfa. biranda gaza gelip, sıranın üstüne çıkarsın, kravatı anlına çekersin ve göbek atmaya başlardın. tüm sınıf ayağa kalkmış sana tempo tutarken, sen sırtın kapıya dönük bir şekilde eğilmiş birisinin para takmasını beklerken, o müdür yardımcısı sınıfa girer. gerisi malum, hoca hiç bir şey demeden peşinden gidersin.
koridora çıkınca, anadolu şivesiyle;
-okulun orospusu sen misin la. ne gıvırtıyon öyle?
-hocam.. şey.. ders boştu da, eğleniyoduk işte.
-yarın çıkarlar fozbay şöyleymiş, böyleymiş derler evladım. yapma gözünü seviyim.
-hocam.. bişey ol.. bişey olmaz. eğleniyoduk.
-aha hüseyin, bah hele. öğrencin millete bayılmış, taktırıyodu.
o an derste olan tüm sınıflar konuşmayı duymuş ve 1 ay boyunca bunun geyiği dönmüştür.