babanın inşaat işçisi olması

entry202 galeri
    93.
  1. hiç kimse doğduğu aileyi seçemez. hiç kimse imkanlarını annesinin karnında seçemez.

    anadolu'nun bir köyünde doğmuştur. 10 kardeşin belki 6. sıdır belki 2. si hiç farketmez. omzunda yüzyıllık yüklerle doğar o bebek. zaten babası da tarım işçisidir. o bile büyük bir şans işi vardır çünkü.

    büyür, okula taa başka köylere yürüyerek gider. okula gidebildiğinin farkında olup bununla mutlu olarak bu şansı değerlendirerek yürür. ama zehir gibidir işte. gözünden ateş çıkar nerdeyse. sonra kış olur, diz boyu karları arşınlaya arşınlaya yürür. ama yürür ayakları üşüye üşüye, okumak ister çünkü.

    10 kardeşiyle ortaokul çağlarında şehir merkezine taşınırlar. ama yoksulluklarına çare değildir. üstelik o koca ailesiyle daha da küçülürler koca şehirde.

    bu çocuk orta okulu da okur liseyi de. fotoğraflar çektirir toy haliyle. yanında kendisi gibi bıyığı yeni terleyen arkadaşlarıyla. dayaklar yer siyasi düşüncesi, mezhebi yüzünden. uslu durmaz çünkü mahallenin abisi, ailesinin siyasi düşüncesinin bekçisidir. "kızılbaş" diye dayak yediğinde vücudu kanlar içinde eve geldiğinde bir de evde dayak yer annesinden. o zamanların annesi işte. şimdi bile yok mudur çocuğu düştü diye bir de kendisi dayak atan anneler?

    ve beklediği an gelir, üniversiteyi kazanır çevre illerin birinde. ülkenin kaynadığı zamanlar. karşıt görüşlerin sürekli çatıştığı, işkencelerin üstünün örtüldüğü, hapislerde gençlerin çürüdüğü...

    "kızılbaş" diye dayak yiyip eve gelen çocuğunu bir de kendisi döven bir anne, nasıl göndersin okumaya başka bir şehire? hem ona göre liseye kadar okumuştur. yeter. ve tabiki gidemez. o içinde bir ukte olur. hatta 50 yaşına geldiğinde, makine mühendisi yeğenine otururup işini öğretmeye kalkar. insanı sinirlendirir aslında ama bunlar gelince gözünün önüne; susar, dinlersin.

    bu adamın inşaat işçisi olmaktan başka çaresi kalmamıştır. ama çocuklarını okutur. hayatta bir tek bununla gurur duyarak.
    0 ...