Saatime üç defa bakıp hala saatin kaç olduğunu bilmediğim bir gün geçirdim. Duramadım iş yerinde attım kendimi sahile kuytu bir köşe buldum tam denizin kenarı, birkaç dakika sonra garson sipariş almaya geldi çay istedim. Çay, rol yapmayıp da asosyal, asabi ve mutsuz damgası yiyenlerin milli içeceğidir ya. Çayım geldi birkaç yudum aldım ardından da bir çiçekçi ablamız geldi.
+gel bi falına bakayım valla para istemem içimden geldi.
-5 liraya hem fal hem de beyaz gül isterim tamamsa otur bakalım.
+10 de be
-yorma beni be abla
oturdu elime baktı
+adın ne?
-falancadır adım
+yalnızsın sen
-(güldüm) saat 9 ben tek başıma çay içip denizi izliyorum tahmin etmen zor olmadı herhalde.
+atlama hemen. Talihin dönmez sanırsın yakındır yüzün gülecek.
-(denize döndüm)
+hastan var üzülüyorsun haline doğru mu?
doğru abla annem var hasta bir de arkadaşım
+geçecek merak etme
hadi bakalım
+yol var sana üç günlük ama değişecek hayatın ondan sonra
abla be kötü senaryo yok mu daha inandırıcı olur
+r harfi görürüm ben sende
daha önceden de elimde b, s ve e harfleri var sallayın anasını satayım.
+bak bana. Evladın olmayacak senin
bak bu ilginç hep bir oğlun olacak derlerdi.
+bir duan var gerçekleşmesini istediğin. aklına koyduğunu yap iyi olacak sonu.
+at bi beşlik daha
ne anlaştıysak o.
+allaann cimrisi beş liraya çok bile oturdum burada ekmeğimle oynuyo şuna bak.
selametle abla
6.bardak çayımın siparişini verdim ama içmedim yanımda ki birayı içtim. Elim telefona kaydı arasam dedim birini, bilemedim kimi arayacağımı son zamanlarda ki en iyi arkadaşı arayayım saçmalasam da dinliyor nasılsa. Ne diyeceğim bu saatte arayıp? Aynı bahaneyi kullanırım güzel manzara görünce seninle konuşmak istedim derim diye düşündüm, vazgeçtim. Bir sese bir nefese bir mesaja ne çok ihtiyacı oluyor bazen insanın. Eve varana kadar 3 bira daha içtim ve uyudum.