tamamı kötü olan seçimler arasında, diğerlerine göre daha az kötü olanı; ama kendisi iyi değil.
özellikle, toplumunun önemli bir bölümü cahil olan ülkelerde çok tehlikeli. çünkü, bu tür ülkelerde insanlar politikacılar tarafından kolaylıkla yönlendirilirler (veya kandırılırlar demeliydim- ama dünyanın hemen her yerinde öyle değil mi zaten?). örneğin, bu tür ülkelerde politikacı çıkıp "ihracat oranımız 10 yılda şu kadar arttı" deyince, topluluk galeyana gelir "holeeey, memleket iyiya gidiyaa". ama, ihracatın ithalatı karşılama oranına kimse değinmez. veya, yine politikacılar "işsizlik şu kadar oldu" dediğinde birçok yığın "heyaaa, yaşasııın" demeyi bilir ama hemen hiçbiri açıp, devletin kendi istatistik enstitüsündeki kayıtlara bile bakma gereği duymaz.
bu açıdan, bu tür insanlar ile ülke ve politikacılar hakkında az çok bilgi sahibi olan insanlar ile, bu zır cahil insanların (belki ben de onlardan biriyim, bunu da içtenlikle kabul ediyorum) oylarının eşit sayılması, büyük bir çöküşü beraberinde getirebilir.
aysun kayacı "benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi?" dediğinde herkes kızmıştı. bir noktada haklı, bir noktada haksız. kendisi, partilerin ortalama olarak eğilimini bilmiyor. o halde, onun vereceği oydan daha değerli olacak oylar olmalı. peki bu nasıl belirlenecek? eğitime göre değil kesinlikle. üniversitede öğrenci olan öğrencilerin genelinin, ülkeyi yönetecek kişileri belirleyecek genel seçimde oy kullanması da bir felaket.
neyse. daha uzatmayayım.
ama şunu da eklemeden geçemeyeyim: "cahil bir insandan oy kullanmasını istemek, okuma yazma bilmeyen birinden kitap tavsiyesi almaya benzer", gibi bir şey.