20 ağustos 2012 gaziantep saldırısı

entry157 galeri
    118.
  1. kimse kusura bakmasın ama bize müstehak olan olaydır.

    bir ülkenin geleceği, şayet demokrasiyle yönetilmekteyse vatandaşının verdiği oylarla tayin edilir. yani amiyane tabirle halkın kendi kendini yönetmesi budur.

    daha kapsamlı haliyle anlatmamız gerekirse çeşitli halk toplulukları, belli görüşlere mensup veya sempatizan zümreler bir konsorsiyumla ülkeyi idare edecek kimseleri seçerler.

    yaşanan bu güne gelene kadar cumhuriyet sonrası halk hep oyunu vererek yönetimlerini seçti.

    hiçbir baskı, cebr veya hile uygulanmadı.

    genel itibariyle sağ partilerin iktidarlıklarıyla sonlanan seçimlerde değişen sadece fraksiyonlar oldu desek yanlış olmaz.

    gelgelelim, genel tabirle kürt meselesinin çözümü için hiçbir çözümde bulunulmadığı gibi kimi siyasetçiler meseleden nemalanarak yarayı kanatmayı ve üstüne üstlük kapattırmamayı tercih ettiler.

    ilk şehidin verildiği gün taş üstünde taş bırakmaması gereken halksa o gün bugündür, yani tam 28 senedir sunî gündemler, göstermelik sloganlar ve sadece lafta kalan eylemlerle süreci yaşatıyor.

    demokrasinin olduğu yerde halk ihtilali hanzoluktur, pistir, kakadır dediğinizi duyar gibiyim. e haklısınız da.

    peki halkımız demokrasi usûlüne uygun olarak bu örgütle savaştı mı? başından def edebildi mi? bunu yapmak isteyenlerin arkasında durdu mu?

    durmadı.

    halk üstüne düşen hiçbir şeyi yapmadı arkadaşlar, kardeşler.

    biz bugün, bu 28 senenin sonunda şehit verdiğimiz insanımızdan çok şu düştüğümüz zavallı durumuna ağlamakla mükellefiz. en azından artık olması gereken budur.

    kıyamete kadar bu ülke şehit veremez. hali hazırda verdiği şehitlerin de hesabını veremez aslında ama bırak biz olan biten için hesap sormayı, bitmesi için bile hiçbir şey yapmıyoruz.

    tüm yaptığımız şey senelerdir msn avatarlarımıza, facebook hesaplarımıza türk bayrakları, siyah kurdelalar, örgüt sempatizanlarına tek başına nah çeken kahraman teyzeler falan koymak.

    e bu kadar saflığın da bedelleri oluyor, olacaktır da tabii

    amma velakin uygun çözüm silah kuşanıp gerilla savaşını veya düzenli orduyla savaşmayı düşünmek değildir.

    vatandaşını korumak ve kollamak sonuna kadar devlet sorumluluğunda olan bir şeydir ve devletin başındakiler oturup da sorunlara çözüm bulmak zorundadır.

    sokaktaki veya sözlükteki adamla meclisteki veya başbakanlık konutundaki adamın farkı budur doğal olarak.

    şayet ki bulunamıyorsa, kuru gürültüyle, hayatî konular farklı mecralara çekiliyorsa o yönetimden kurtulmak şarttır.

    500 milyar dolar değil, 500 katrilyar dolar da soksalar merkez bankasına kesinlikle şu ülkenin tek vatandaşının bir damla kanına denk gelmez. ki zaten bu aslında devletin çıkış noktası olmalıdır.

    bu memleket hep besleyeceği çocuklarını asarken koynundaki yılanlarını yine evlatlarıyla besledi.

    artık birileri rahatsız olmak zorunda. halk hayrola demek zorunda.

    yoksa öyle bir gün gelecek ki bırak hayrola diyecek fırsatı, ''nefes''i bulamayacak.
    0 ...