namazda ne ne içinmiş bir de kozmik boyuttan bakalım:
'' Niyetten başlayarak önce iki kulağımızın yanındaki en önemli merkezi; beyin enerjisinin beden enerjisine bağlantı noktası olan dönüşüm kanallarını, yönlendirilmiş enerjinin en önemli çıkış kanalı olan el çakraları ile uyarıp, hatta makro kozmoza megalitik kanal açıp niyet ediyoruz. Beyne yeni bir program için komut vermenin en etkin yolu. Ve bu programlanmış beyin enerjisinin beden enerjisi ile kombine bir çalışma yapması için dönüşüm kanallarının belli bir zaman dahilinde uyarılı kalması ve geçişi kontrollü olarak belli bir hızda sağlaması hiç de tesadüfi bir olay değil. Tamamı ile enerjilerin en doğru kullanımı ile yapılan işlemin en yararlı hale gelmesi planlanmış ve bu işlemler ayrıca enerjileri dengeleme, yükleme metotları olarak uyguladığımız yöntemlerden daha iyi düzenleme yaparak oradan enerjilerimizin güçlenmesi ve bunun olumlu getirileri için büyük fırsat. ibadetlerin bizim için getirilerinin önemli bir bölümünü kapsıyor. Namaz esnasında zikrettiğimiz sure ve dualarla yeni beyin hücrelerinin devreye sokulması ve programlanması; o manaların ruh enerjimize yüklenmesi (meditasyonun en etkili şekli) namazın elle çakraların en uyarılımda olduğu ve enerjilerin daha hızla aktığı bir duruş pozisyonunda, bu işlemler diğer pozisyonlardan daha etkili bir geçerlilik sağlıyor. Kadınlarda erkeklere göre daha aktif ve devir ritminin daha kolay bozulma eğilimli olan dördüncü çakrada iki elin üst üste tutulması, enerji geçişte ve dengelemede en etkili ve bilinçli uygulama metodu. Bir bakıma denetime alınması. Aynı durumun erkekte kadına göre daha aktif ve bozulma eğilimi fazla olan ikinci çakrada erkeklerin elini bağlaması; bizim gelişmiş terapi tekniklerimizin asırlardır kullanılıyor olduğunun açık bir göstergesi. Namaz kılarken belli bir süre açtığı megalitik alan kanalından enerji yüklenen, akışı hızlandıran kişi rukû, kıyam, secde gibi bilinçli programlanmış bir dizi ritüellerle enerjileri tam bir dengeleme, sıkışması muhtemel kritik bölgelerdeki 'eklem, omurilik, boyun' açılımı ve akışı sağlıyor. Üstelik ikinci tekrarla pekiştiriyor. ilk hareketle önce açıyor, ikinci tekrarla akışa yol, yön veriyor. Profesyonel bio enerji uzmanları bu hareketlerin ve takip edilen programın, en ileri teknik uygulamadan daha etkili olduğunu anlarlar.
Ve muhteşem secde anı! Bu pozisyonda ise; enerji kullanım metodları içinde Uzakdoğu eğitimlerinin en etkili üst kategoride yer alan bir çalışmanın benzer mükemmelini görüyoruz. Önce yedi çakranın yer aldığı omurilik bölgesi dik tutuluyor. Ayak duruşları sıradan bir duruş değil. Parmakların geriye alınması ve ayak pozisyonu refleksoloji noktalarını tam uyarıma geçiriyor. Yogada olduğu gibi tabanlar yukarı çevriliyor. Çıkış kanalı olarak kullandığımız dünya enerji planına bağlı kanalın kozmik alana çevrilmesi. Vücut önemli bir pozisyona önce hazırlanıyor. Ve o sırada okunan dualar diğer dualardan farklı bir titreşimde; sakinleştirici ritmi dengeleyici, uzatma ritmi bile farklı. Ve hızla secdeye varılıyor. Kulun yaradanla bir olduğu an! (FARKETTiĞi) Birinci çakra bağlı bulunduğu dünya enerji alanından yatay bir alana çekiliyor. Yeryüzü çekim alanından çıkıyor. Omurilik belli bir eğimle aşağı doğru meyilleniyor. Ve makro kozmik alana bağlı yedinci çakra yatay bir eğilimle ters istikamete dönüyor. Altıncı çakra tam olarak yerde. Kuyruk sokumu üzerinde bulunan ve çok özel tetikleme teknikleri ile devreye sokabildiğimiz kundalini enerjisi; 'ki bu çok önemli bir enerji stoğumuzdur' ayak pozisyonundan tutun, ellerimizin yerdeki duruşu, omurilik boyunca sıralanan çakraların mevcut eğiliminden hızla altıncı çakraya doğru geçiş yapıyor. Birinci ve yedinci çakraların genel yerlerinde olmayışı; bizim zihnimizin gevezeliğini durdurup dünya enerji bağlantımızı birinci çakradan koparmamız anı yaşamamıza vesile oluyor. Secdede okunan zikirlerde mana anlamında tam olaya uygun. Teslimiyeti vurguluyor. Kulun teslimiyeti, altıncı bilinç halini yaşadığı an. Enerji akışı tam geçiş yapıp bütün tıkanıkları açabilecek hızda ve ruhen de, zihnen de hazır. Kulun yaradanına en yakın olduğu vecd hali. Tam teslimiyet. Allah'a ermek! Yokluğunu bilmek. Fena fillah. Secde halini uzak doğuda çok özel törenlerde, belli günlerde toplanıp bir kişi (bu saf bir çocuk veya ermiş bir guru olabiliyor) benzer secdeyi yapıyor. Çevresindekiler ona kanal olup sadece enerjisinden yararlanıyor. Sıradan kişilerin belli bir seviyeye gelmeden yapma izni ve cesareti direkt olarak yok. Bizde ise herkese açık güveniliyoruz, tavsiye ile teşvik ediliyoruz.'' (alıntı:reyhan sözen)