işbu entry yazarın ilk uzun metrajlı entrysidir. üşenip de okumayana emeklerim zehir zıkkım olsun gözüne dizine dursun.
gururunu ayaklar altına almış erkektir. evet, gururunu ayaklar altına alacak kadar üzülmüşse derdi büyüktür. ben de ağladım sözlük. merinos ta nikah dairesinin hemen orda kız yurdu var. hatta yurdun müdürü de cevat abiydi canım benim ya ne adamdı. neyse teferruata girmeyeyim de subjektif entry gerekçesiyle silik yemeyeyim. kızla anlaştık madem dedik ayrıldık son defa bir görelim birbirimizi. ölüm var kalım var. gittim aga bunu yurdunun kapısının önüne. indi aşağı. dolaştık biraz kent meydanına falan. ben içimden geçiriyorum acaba diyorum yalvarsam yakarsam ayaklarına kapansam gitme desem durur mu, kalır mı yanımda. ama bir yandan da sevse zaten kalıdı, zoraki olmaz diyorum. ya işte kızlar görün biz erkeklerin zayıf tarafını. asarız keseriz lafa gelince mangalda kül bırakmayız ama iş aşka gelince bir kadının kapkara gözlerinin esiri oluruz. susuyoruz ikimizde. ben halen içimden geçiriyorum. nasıl bu hale geldik. düşünsenize, ölüm bile ayıramaz bizi derken ölüme kalmadan neler ayırıyordu bizi. halen hatırlamam niye ayrıldığımızı. derken gezmekten ikimiz de bitap düştük. o gözlerinden ince ince döküyor ama çaktırmıyor. halbuki ağlıyorsan seviyorsundur. gitmesen ne olur ki. kalsan yanımda. tenin buruş buruş olduğunda bile gözlerinin feri söndüğünde bile sevsem seni. öyle sevsem ki seni bu ömrü benimle yaşadığın benimle tamamladığın benimle paylaştığın için son nefesinde allah a şükretsen. ama olmadı, gitmeye kararlı belli. kadınları anlamak zordur, hiç terketmeyecekmiş gibi severler hiç sevmemiş gibi terkederler. durağa geldik birlikte. ben 43d ye binip görükle ye geçeceğim. durduk ikimizde durakta. o umursamazca 43d nin geçtiği saatlere bakıyor panodan. git kızım dedim, haydi dilek. git artık. gitmem dedi. sen gitmeden gitmem. dilek dedim. ben uğurlanmaya alışkın değilim. yalnızlığımı kimseyle paylaşamam. tamam dedi, o halde son bir kez sarılayım sana. belki bir daha hiç göremeyeceğim. olur dedim, sarıldım ona. o naif kokusunu hiç israf etmeden sonuna kadar ciğerlerime çektim. o an 16 ay gözümün önünden aktı geçti. ben kızınca bana dalga geçercesine bakıp gülümsediğini yanağıma tatlı bir öpücük konduruşunu seni seviyorum derken gözlerinden yaşların boşalmasını kızdığında adımı söylerken son hecesini uzatmasını düşündüm. onunla kurduğum hayalleri düşündüm. ve sonra yine bu hayalleri başkasıyla yaşayacağını düşündüm. kahroldum. ama metin olmalıydım. haydi dedim, yeter artık git. seni seviyorum dedi. sevme dedim. git. gitti. belki de git demem canına minnetti. ben, yolda 50 lira bulsam eğilip almaya utanırım. ama o gün yol ortasında gittiği yollara bakıp bakıp ağladım. yoldan geçen arabalar insanlar bana bakıyorlar. umrumda mı lan, dibe vurmuşum ben. hep gittiği yollardan geri dönüşünü hayal ettim. gelmedi. belli ki memnun yerinde.