başka tarafarları kendilerince buldukları yumuşak karından -küfürden- suçlamaya çalışan ancak kendileri bin beterini yapan taraftardır... küfürü beşiktaş taraftarı tekelinde zannetmektedirler, aslında zannetmemektedirler de, öyle göstermek için çaba sarf etmektedirler...
--spoiler--
Denizlispor maçı henüz bitmişti. Fenerbahçeli taraftarlar çok üzgündü, kızgındı ve hatta kırgındı. Hakem kötü değildi ve "Ulusoy istifa!" tezahüratı boşta kalıyordu. Kime yöneltileceğinden emin olunamayan bir kızgınlıktı bu.
O esnada saha kenarında top toplayan çocuklardan biri Denizli kaptanı Yusuf'a yanaştı ve formasını istedi. Yusuf tereddüt etmeden formasını çıkardı ve çocuğa verdi.
Bu küçük ayrıntı o esnada stadı terk etmekte olan pek çok taraftarın ve işleriyle uğraşan gazetecilerin gözünden kaçtı. Hemen önümüzdeki 5-10 Fenerbahçeli hariç...
O küçük grup içlerinde biriken öfkeyi, şiddeti kusabilecek bir hedef bulmuştu kendisine. Yusuf'un formasını isteyen küçük hain...
Delirmişcesine bağırmaya, "küfretmeye" başladılar. "Stada bir sessizlik çöktüğü için seslerini saha içerisindeki miniğe duyurabiliyorlardı. Formayı bırakmasını istiyor, kendilerine korku dolu gözlerle bakmasına rağmen formadan ayrılmamakta direnen küçüğe tehditkâr sözlerle parmak sallıyorlardı." Çocuk, etrafına toplanan diğer top toplayıcıların da göz hapsine girmişti. Formayı kimselere belli etmeden üzerindeki pembe önlüğün altına tıkarak gizlemeye çalışıyordu. Koşarak kaçsa kendisini açığa çıkaracağını düşünüyor olsa gerek, yavaş yavaş, yan yan uzaklaşmaya çalışıyordu.
Ve gözden kayboldu. "Küfürlerin, hakaretlerin" altında yürüyüp gitti... Başarmıştı, formasını vermek zorunda kalmamıştı. Şimdi eve gidip formasını çekmecesine koyabilir, arkadaşlarına hava atabilir, hatta bir gün o formayı mahalle maçında giyebilirdi.
--spoiler--
02/05/2007 radikal eray özer...
bazı cümle ve kelimeler şahsım tarafından, -daha iyi görülsün diye- tırnak içine alınmıştır...
başkalarını suçlamak, "bizim stadımızda küfür yok" demek bu kadar basit değil mi?
diyebilirsiniz ki; 5-10 kişilermiş... bu kadar basit değil...