kendisine inanadan daha çok inanmayan vardır..lakin burda sorun inanmayanların çoğu yerde -güzel beyinleri ile- kendisini aşağılamış hatta yeri geldiğinde hakarete veren yazılar yazmıştır kendisi hakkında..kişisel fikir olarak inananıda inanmayanıda saygıyla karşılamak gereğini savunan birisi olarak bu tür söylemlerin sadece ve sadece yapanların kötü niyetinden kaynaklandığını düşünmekten kendimi alamıyorum..zaten aklı başında olan bir adem oğlu da çıkıp birisine sen neden inanıyorsun çok saçma yada bak bu bu var gibi önermeler dayatmaz..çünkü inanmak eyleminin doğası gereği bu mümkün değildir..adı üzerinde inanmak iman etmek anlamını taşıyan eylem mantık sınırları çerçevesinde kanıtlanma gerektirmez..zaten inanmak ile bilmek arasında ki ince çizgide tam bu noktada oratay çıkar..
bir çok kişi hayatı hakkında rivayetlerde bulunmuştur..merak ediyorum bunları hangi kaynaklardan okudular ve gösterdikleri kaynakların doğruluğunu ne derece araştırdılar..
kendisini eleştirenlerin çoğunun en temel dayanak noktası 6 yaşındaki bir kızla evlenmesi ve 9 yaşında iken ayı kişi ile ilişkiye girdiğidir ki şahsım adına bu konuda çeşitli kaynaklardan çeşitli iddalar okudum...hem savunan hem savunmayan..yani demek istediğim olayın kesinliği bilim çerveleri tarafından bile kesin bir şekilde ortaya konamamışken nasıl bazı insanların fikirlerinin dayanak noktası olduğudur..bunun adı düpediz inanmaktır..yani diğerlerini eleştirdikleri nokta..oysa bu idda için bilmek şartı kesin ve nettir takdir edebileceğiniz gibi...kendim bu konuda bir çok kaynağa başvurmuş birisi olarak bu olayın gerçek mi değil mi yada doğru mu yanlış mı olduğunu çözemedim acıkcası..
bazı konularda eleştirilerini hadisleri kaynak göstererek ortaya koyanlar varki bir yanlış davranış da burda ortaya çıkmaktadır..arkadaşlar yine bilindiği gibi hadis diye nitelendirilen söylemler, söylendiği idda edildiği zamanlarda kaleme alınmamıştır..zaten o dönemlerde arap yarım adasında böyle bir arşivciliğin var olmadığı yine tarhi bilimi tarafından tescil edilmiştir..hadisler hz.muhammed öldükten çok uzun bir süre sonra ve tamamiyle bireysel ifadeler ışığı altında kayda alınmıştır..varın ne kadar gerçekci olabileceklerini kendiniz düşünün...kaldı ki, yine aklı başında bir insanın düşünebileceği gibi peygamberin sözlerinin kutsal kitapla zıtlık içermesi düşünülemez..yani kitapta böle yazıyo hadisde böyle yazıyor gibi bir çelişkiyi ortaya koyma önermesi son derece yanlıştır..bu son yazdığım hali hazırda inananlar için daha çok geçerlidir tabi..
yine inanmayan kişilerin en büyük iddalarından birisi aslında hz.muhammedin bir paygamber değil tipik bir şizofren olduğu yönündedir..aslına ve islamiyetin doğuş yılları ve ayetlerin gelme süreci ve biçimi incelendiğinde akla pekde aykırı zıt gelmemektedir..zira bilindiği gibi, hz.muhammed uzun yıllar boyunca hira dağında yalnız kalıyor, kendisinden başka kimsenin duymadığı bir sesin varlığını idda ediyor, kendisine bazı ayetlerin geldiğini söylüyor, çok güçlü ve kudretli bir varlıktan bahsediyor..ve bunların meydana geldiğinin kendisinden başka bir şahidi daha yok..lakin burda atlanılan bir nokta varki bu iddaları dile getirenlerde iddalarını her hangi bir şekilde kanıtlayamıyorlar..yani iş yine inanmak kavramına geliyor ki aslında bu konunun merkezi ve kabaca bütün püf noktası orasıdır..
birde kendisini aşağılayanlar ve hakaret edenler akıllarınca dalga geçenler var..ama insanların toplumların inançları hakkında bu şekilde rencide edici ağır ithamlarda bulunulması kanımca doğru değildir..olsa olsa kişisel bir ego tatminidri ve bir adım bile öteye gidemez..bu davranışı orataya koyan kişi kendi çapı etrafında dönüp durmakdan başka bir şey yapamaz zira iddalarını kanıtlaması mümkün değildir..
uzatmadan belirteyim ki -zaten çoktan uzatmış bile olabilirim- bireyin inanç özgürlüğüne saygı mutlak şarttır..inanan inanır, inanmayan inanmaz bu eylemlerin her ikiside diğer zümreyi zerre kadar ilgilendirmez ve onlara bu konu hakkında söz hakkı vermez ki aşağılama hakaret etmeye hiç...tabi bir kesin düşünce ve ifade özgürlüğünden bahsedebilir bu noktada ama yarın bir gün herhangi bir internet ortamında ailesinden birisi yada kendisi hakkında yakışıksız yazılar görürse bunu da aynı ifade ve düşünce özgürlüğü çerçevesi içinde değerlendirmek zorunda kalabilir istemeden..aslında olay en son yazdığım cümledeki kadar basit açık ve net..
bu kadar laftan sonra ben inanıyormuyum inanmıyormuyum..söylemem..