güneş güne yenik düşünce eve koşup gelen Yorgun çocuk coşkusu. Bir bakmışsın akşam olmuş, ezan okunmuş, sofralar kurulmuş... saatler sevgiliye çeyrek kala pencerede tik tak tik tak vurmaya başlar. Rüzgar, Saksıları cama nikahlarcasına uğuldar, çamaşır ipindeki son mandal yalnızlığa çarpar. Bu devinimin ortasından adım adım pencereye yaklaşır, gözlerin lal ve ıslak perdeyi aralarsın, kısarak. Elini pencerenin soğuk mermerine yaslayıp heycanla beklersin, mütemadiyen ekose gömleğinin düğmelerinin dış çeperini okşarsın, susarak. Sokağın başına bakakalırsın ha geldi ha gelecek..
Bazen geçişini ıskalarsın, aynısını ona yaşatarak; bazen geçişini yakalarsın el sallayarak veya kaş göz yaparak. O saatten sonra seni tutabilene aşk olsun.
işte var ya Sevmek böyle, sevmek öyle, pencereye bağım bağım.