bu dünyadaki çoğu insanın hayatını şekillendiren bir olgu din. düşünmeden inandığınız zaman sizi sorgulamaya götürür, sorguladığınız zaman da sizi düşünmeden inanmaya geri döndürür. ben arada bir sorguluyorum, ama sorgularken bir yandan da dine karşı geldiğimi falan düşünüyorum. mesela şöyle bir soru geçiyor aklımdan, "bu dünyada neden kötülük var? allah kullarının kötülük görmesini ya da çaresiz kalmasını neden ister?" bunu şimdiye kadar çevremde yakın gördüğüm birkaç kişiye sordum, sağ olsunlar beni anlamaya çalışarak cevap vermeye çalıştılar ama beni hiçbiri tatmin etmedi. belki de tatmin etmediğinin farkında olarak bunları söylediler zaten ama neticede ben ne biliyorsam onlar da aynı şeyi biliyorlar. yani benim bu sorumum cevabı kimsede yok. mesela bazıları da "fazla ileri düşünmek iyi değil, böyle kabul edeceksin" diye cevap veriyorlar. işte bunu duyduğum anda çıldırıyorum. ya siz bilmediğiniz birşeyi nasıl cevabını bulmadan böyle rahat duruyorsunuz diye. bir de bazı kafadaki insanlar var, hani ağzınızı açtığınız anda "hayır, tabii ki din var, din doğru" diyip konuşmadan sizi susturan.
neyse ben bugüne kadar kafamda tartıp durdum bu sorgulamalarımı, en sonunda bir yere varamadım. bir gün din dersindeyiz. bu arada bu noktayı atlamak istemiyorum, din kültürü hocamız tam bir uyuzdur. bu sene dersime girdi, seneye girer mi bilmiyorum ama okuldaki kızların kollarını kıvırmasını ya da yarım kollu tişört giymesini bile uygun bulmayan bir tip. hatta bir keresinde sınıfta ayakta konuşan x kızın demek istediğini yanlış kelimelerle anlatması sonucunda sınıfta "x, x hocayı seviyor ahahah" gibi bir uğultu oldu. burda kızın demek istediği kesinlikle o anlamda değildi ve sınıftakiler de buna bir espri olarak güldü. işte bu sırada çok bilmiş x hocamız "sizin aklınız şehvetle dolu" falan dedi ki gidip onu dövecek kadar sinir etti bu söylediği. eşek kadar adamsın, lisedeki bir kızla aranda kim şehvet tarzı bir iğrençlik düşünebilir? işte böyle beyinsiz bir herif, neyse konuyu uzatmadan asıl anlatmak istediğime geleyim. evet bir din kültürü dersindeyiz yine ağır ağır dersi anlatıyor x hocamız. konumuz münafıklar. "münafık" kavramını anlatırken söyledikleri o an beni feci derecede düşündürmüştür çünkü aynen şöyle diyor, "münafıklar hristiyanlardan bile daha günahkarlardır çünkü inanıyormuş gibi yapıp inanmazlar. içlerinde inanmazlar ama dışardan inanıyormuş gibi görünürler. aranızda böyleleri var mı bilmiyorum (hönk?) ama böylelerinden uzak durun vs.." işte bu böyleleri var mı, uzak durun böylelerinden tarzı söylemden sonra çok kötü oldum sözlük ahalisi. "amk sen bu herifin zaten dediklerini takmıyorsun, niye bu kadar taktın bunu?" diyorsanız maalesef onun söylediklerinin doğru olmasıydı ve böyleleri derken de o böyleleri yerine kendimi koymuş olmamdı. kendimi sığıntı gibi hissettim o an, sonra önde oturan ve benim gibi dinini sorgulayan, kesin cevaplara varamayan, bu nedenle de tamamen kendini inanmış gibi hissedemeyen bir arkadaşım da o sırada bana baktı.
daha sonra şunu fark ettim, ben dinden uzaklaşmıyorum ama insanlar uzaklaştırıyor. herşeye burnunu sokmaları, kesin hükümlerle konuşmaları, herşeyden haberleri varmış gibi her konuda bilgisi varmış gibi çok bilmişlik yapmaları beni bunaltmış. şu anki durumumu sorarsanız hala tam olarak inanmış hissedemiyorum kendimi ama inanmış olarak görünüyorum çünkü her sorguladığımda tekrar inanmış konumuna geri dönmek zorunda kalıyorum. özellikle çevrenizde bu kadar düşünmek istemeyen, merak etmeyen insan olunca... işte bu insanlar yüzünden düşündükleriniz yüzünden utanıyorsunuz ve eski halinize geri dönüyorsunuz.