her ne kadar boş sözlerle ve ağızlara çalınan bir parmak balla türkleştirilmeye çalışılsa da çerkesler asla türk değildir, ve olmayacaktır. elbette ki, türklerle aynı toprakları paylaşıyoruz ama türkiye devletinin üzerimizde kurmaya çalıştığı tahakküme de sessiz kalamayız.
gerçi bu tahakküm, biraz da kendi değerlerine sahip çıkmaya geç başlayan halkımla alakalı.
ama onları suçlamıyorum, zira, akp döneminden önce bürokrasi, istihibarat gibi görevlerde bulunan çerkesler her zaman tatmin edildiklerini düşündüler, oysa ki sadece kullanılmışlardı zira kendi özlük hakları olmadan bir halkın bunu elde etmesi pek fazla bir şey ifade etmez maalesef.
bilakis bu, o halkın kendisini kullanmak isteyenlerin eline düştüğünü ortaya koyar. biz çerkeslerin bu toprakların kurulmasında çok kanı var, ama savaştan sonra öyle bir inkar politikasına maruz kaldık ki, artık bizim de yurdumuz sayılacak bu topraklar bizi tanımaz oldu, devlet denen iğrenç aygıt inkara ve asimilasyona devam etti.
ama artık, zaman geldi. zaman, ayağa kalkma, örgütlenme ve bir araya gelme zamanıdır, zaman kendi içimizdeki boy kavgalarını bırakıp, asimilasyoncu devlete karşı birleşme zamanıdır. zaman, kafkasya'nın en kadim halklarından olan çerkeslerin parçası olmadıkları bir halkın milliyetçiliğini yapmayı bırakıp, kendi özlerine dönme zamanıdır. zaman, mücadele etme zamanıdır ve mücadele devam ettikçe ileri gitme zamanıdır.
aksi halde bu topraklar üzerinde yaşayıp asimile edilmiş ve dilleri tamamen unutulmuş olan diğer kardeş halkların arasına katılırız, ki bir çerkes için benliğini kaybetmek, ölümden de beterdir, ölümden de korkunçtur.