konusmalarin mala da davara da bir faydasi olmadiği, sussam gönül razi değil söylesem tesiri yok kelime diziminde, gönül razi değil kelimelerini lugatten cikartmaktir alabildiğine susmak istemek.
istediklerini söyleyemediğin ve benimsediğin kelimeleri telaffuz ederek kendini, karakterini elbette ruhunu asindirmamak için suskunluklara gömülmektir.
için için ölmektir birnevi, bir ağac gibi olan bitenleri izleyen mutevazi izleyici olmaktir alabildiğine susmak istemek. gövdeni kurtlar icten kemirir distan ise kısın sogugu yipratir yazin sicaği catlatir. fakat ah etmemektir.
sessizliğin için huzurla mutlak sukunet içinde hürriyete kosabilmeyi istemektir.
ama istemekle olmuyor herşey ne yazik ki...
istemediğimiz seyleri yapmak zorunda kaldiğimiz için ve burnumuz hergun daha boka battiği için mavi kubbeli bir liman utopyasina dönüşüyor. bir zaman sonra amiral nelson bile gelse şairin dediği gibi 'cok yorgunum, beni bekleme kaptan' dersiniz.
dönenin gelmediği ve gelenin ise sadece lazarus olan alemin kokusu ile kendinizi avutursunuz.
avutmalar size yeterli gelir tepenizden topraklar yiğilir ve kirkiniz cikmadan naciz bedenizden kalan mal mulkler sizin susmanizi isteyenler tarafindan harac merac uc kurus için yangin yeri pazarinda satilir.
siz ki sırcalardan köskler imar eylemisinizdir ama bir cakil taşi her seyi bombok etmiştir.
hadi entryimizi sair esref'ten bir dörtlük ile bitirelim:
Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için
Gelmesin, reddeylerim billahi öz kardeşimi,
Gözlerim ebnâ-yı âdemden o kadar yıldı ki,
Istemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı...