konuyla ilgili araştırma yapmayıp resmi ideologların olayı resmi ideolojinin yararına olacak şekilde ele aldığı yalanlarla dolu değerlendirmelerini okuyup hakkında "katliam değil, isyan bastırdık" şeklindeki meşhur serzenişlerini dile getirdikleri katliamdır. dönemin emniyet genel müdürleri açık açık "asimilasyon politikası izledik" diyebiliyorken katliam mı yoksa isyan mı olduğu konusunu daha fazla tartışmadan olayın dinamiklerini analiz etmek gerek.
dersim bölgesi osmanlı hakimiyetine girdiğinden beri özerk şekilde yönetilmiştir. coğrafya doğal kaynak bakımından fakir olduğu için bölge halkı fakirdir ve bu nedenle geçimlerini sağlayabilmek için yağmacılık yapmaktadırlar. osmanlı o dönem habire sefere çıktığından bölgeyle muhattap olmuyor. asayişi sağlamak için çabalamak şöyle dursun feodal ağalarla işbirliğine girip halkı beraberce sömürüyorlar, aşiretlerin arasına nifak sokup böl parçala yut politikası izliyorlar. dersim yıllarca kan gölüne çevriliyor.
milli mücadele sırasında mustafa kemal "kürt ve türk halklarının bağımsızlığı" sloganıyla çıkınca dersim inde desteğini alıyor. yıllarca osmanlı yönetimine adapte olamamış dersim ilk defa milli mücadele sırasında yönetimle kaynaşıyor. bu nedenle cumhuriyete ılımlı bakıyor, hatta meclise 6 mebus gönderiyor. fakat bu mebuslar geri gönderiliyor ve hatta bir tanesi "kürtçülük" suçundan idam ediliyor. devamında dersim yeniden yönetime tepki duymaya başlıyor. devlet otoritesi bölgede etkinlik göstermeye başlıyor, kürtçe konuşmak yasaklanıyor, çocuklar türk okullarına alınıyor. sonra da buna tepki gösteren halk katlediliyor. kurşuna dizilenler, mağarada gazla boğulanlar, üzerine bomba yağdırılanlar, tecavüze uğrayanlar... suçlu kim? hem cumhuriyet rejimi hem feodaller, cezayı çeken kim? halk. her iktidar mücadelesinde olduğu gibi fatura yine ve yine lanet olsun ki masum halka kesilmiştir.