yok. hayat bir mektup. postacı kapıyı çalıyor. açıyorum ve mektubu teslim almış bulunuyorum. her günü böyle bu dünyanın. o mektup bazen boş oluyor. bazen limon suyuyla yazılmış oluyor ve ancak altına ateş tutunca okunuyor. bazen acı, çok nadir tatmin edici, bir duygusal karmaşaya sevk edip kenara çekilen bir kağıt parçası oluyor o mektup. yaşamak sebepler dairesinin çok dışında bir sır belki de. bir milyar sebep söyleyecek olabilsek bile azrail canımızı almaya geldiğinde bunları anlatmak için bir fırsatımız yok. hayatı vermek bizim elimizde değil ama bazen almanın bizim de elimizde olabileceği yanılsamasını yaşıyoruz sadece.