suriye'ye "nato" da vererek, iyice ilginç hale gelmeye başlayan olaylar silsilesinin kıvılcımıdır.
şimdi efendim, bir mavi marmara meselesi vardı, ne oldu? israil özür diledi mi? uluslararası karasularda vurduğu, içinde 9 kişinin öldürüldüğü gemiyle ilgili özür bile diletemedik. kaldı ki başbakan dahil herkes biliyordu geminin israil'e gittiğini, gene de engel olmadılar.
bu olayda ise bizim uçağımızın kısa süreli de olsa suriye hava sahasına girmiş olması gerçeği var. tartışmalı ya da değil; uçağımız vuruldu, pilotlarımız kayboldu.
suriye, özür dilemeyiz mi diyor? ilk açıklamaları özür diler nitelikte...
suriye, bile bile, göstere göstere vurduk mu diyor? israil öyle demişti ya hani... hiç sanmıyorum. tanımadık diyor, hadi bile bile, tanıya tanıya vurmuş olsun; yaptığının arkasında mı duruyor? hayır...
hadi notayı da verdik, ne bekleyerek verdik? esad hükümeti istifa etsin diye mi? nedir bu komedi? suriye'den ne istiyoruz bu notada da, yapmayınca savaş ilan edeceğiz?
ya bırakın, şakirt yandaş tayfası sadrazamınlarına yaltaklansın istediği kadar. kendi milletinden adamları israil'e yem eden adamdan, israil'e karşı medet ummaya devam etsinler bakalım.
heronlarımızı artık biz kullanmıyoruz, istihbaratı amerikan güçlerinden alıyoruz. adamlar bize istihbarat veriyor, yalan yanlış yerleri bombalıyoruz; pkk geliyor 1 gecede 8 gencimizi şehit ediyor.
işte tam bağımsızlığı savunan generalleri amerikan casuslarının oyunlarıyla ülkeyi idare edenler tarafından hapisanelere doldurulmuş ülkemin gerçeği.
pkk'nın birkaç ayda bir yaptığı şeyi örtülü olarak destekleyen amerika'ya dişimizi gösteremiyoruz, amerika'nın hedef gösterdiği ülkeye hırlıyoruz.
sonunda amerika kendilerini kullanılmış mendil gibi kenara attığında, nasıl bir mücadele verecekler, hep birlikte göreceğiz.*
edit: evet, nota idi; zaten sonraki bölümlerde nota yazmıştım; ancak nato'nun türkiye tarafından toplantıya çağrılması ilk yazdığım nota olması gereken nato'yu tırnak içine almamı sağladı. güzel oldu güzel...*