kim kazanır kim kaybeder çok mühim değil de acun'un yarışmanın izlenebilirliğini arttırarak bir nevi yarışmaya dinamizm kazandırdığı ödüllere bakınca bi hoş olmamak elde değil. hayır imrendiğimden vs. değil. ulen neresinden bakarsanız bakın abartılı bu ödüller. bir iki soru yanıtlayıp araba vermeler, new york'tan bildirmeler, paris'te romantik bir akşam yemeği falan... komik len. bu ülkede birçok kişinin sahip olmadığı veya olamayacağı şeyleri dayıyo acun. prim yaptıkça hazla dayıyor. yiyicisi çok tamam. ama bu yarışmacılarda çok ezildik, öldük, bittik demesinler kardeşim. bir ülke geneli yayılan şöhret durumları var. yarışmanın artan tirajına parelel. bir de sadece ödüller bile yeter. sonunda kaybedilse ne olur. işte koskoca ekipten birisi gitmiş new york'a. o da gönül koydu ismi zikredilmeyince. hani begüm kızımız bu tip bir arabayı ancak acun gibi izlenildikçe bonkörleşen bonkörleştikçe izlenilen bir abisi vasıtasıyla alabilirdi. hasan ve anıl hayatı boyunca messi'yi izleme fantezisiyle tutuşup kalacaktı. sözün kısası acun rating yaptıkça kesenin ağzını açıyor. durum budur.
ülkem için uçuşa açık, sıradan insan karelerinin yansıttığı doğallıktan ışın hızıyla uzak sadece cezbettikçe cezbeden bir cazibe barındıran ödül oyunlarının arkasına sığınmış bir yarışma survivor! acun işi biliyo ve pazarlıyor kısmı ayrı bir tartışma platformu.
izleyici destekledikçe o da kesenin ağzını layıkıyla açıyor. hani bir mucit değil. hiç bir şey baştan icat edilmedi de.
edit: seneye bu popülarite ve ödüllerden sonra bir survivor'a katılma kuyruğu beklemekteyim memleketce. 80'leri nazire edercesine. tüp kuyruklarına benzer.