Verilen görevi ne olursa olsun, gıkını çıkarmadan en iyi biçimde yerine getirmeye çalışan, çizgisindeki istikrarı bozmayan, disiplin ve profesyonellik abidesi bir futbolcu.
Magazini sevmeyen, polemiğe girmeyen, rakip takımlarla ilgili tek bir yorum bile yapmamış, adı sağda solda barda pavyonda duyulmamış, ailesine düşkün karakterli bir kişiliğe sahip.
Bu efendiliğini saha içersinde de göstermiş, hakemlerle zıvanadan çıkartacak saçmalılarla karşılaşmadıkça hiçbir şeye sesini çıkartmamış, kendini işine ve takımına vermiş. Oynadığı her kulüpte de aynı çizgiden sapmamış.
Bu çizdiği olumlu tablo, kendisini Türk Milli takımının şimdiden vazgeçilmezleri ve adeta sigortası haline sokmuş. Ne üzerindeki formayı yadsımış, ne de diğerleri gibi Türk Milli marşından tek dize bile bilmeden nüfus cüzdanı taşımış...
Diğeri ise daha ilk sezonunu geçirmekte Türkiye'de.
Transferi olay olmasa da olay yapılmış. Daha gelir gelmez başka bir Brezilyalının 4-5 katı ederi haberleri yayınlanmış. Zoraki kahraman yaratma hamlelerine meze olmuş, daha forması için askerliği görülmeden paşalığa terfi ettirilmiş.
4-5 katı eder dediği adamla arkadaş olduğundan bahsetmiş sık sık. Daha sonra aynı adam için "benden hep daha alt düzey oldu, benim oynadığım takımlar onun oynadıklarını hep yendi, bu sefer de öyle olacak" türünden açıklamalarda bulunmuş...
Bu futbolcu kendi ülkesinde 2005 senesinde en sevilmeyen oyuncu seçilmiş. Takım içerisindeki krizleri ve çatlakları basına taşımasıyla, birlikte çalıştığı insanları kendi çıkarlarına ters düştükçe sağa sola şikayet etmesiyle kazanmış bu antipatiyi... Nitekim bu zaafı kariyerindeki en büyük engeli teşvik etmiş; gittiği hiçbir yerde dikiş tutturamamış, 2 ay bir yerde, 1 sene bir başka yerde başarısız tecrübeler yaşayarak ülkesine geri dönmüş..
Bu Brezilyalılardan birincisi, ikincisine huruç ediverdi kameralar önünde.
Gurbette iki adam.
iki Brezilyalı...
Savaş medyanındaymış gibi giriverdiler biribirlerine...
ilk Brezilyalı'nın kariyerinde böyle bir olayın eseri benzeri olmadı, hele de bu tür davranışların pek de kanıksanmadığı ve sırta giyilen formaya göre yorumlar kesildiği Türkiye'de bile...
Peki nasıl oldu? Milli takım forması giyme şerefine erişmiş, sakin karakterli ve örnek profesyonel bir futbolcu kendi kariyerini tehlikeye atarak böyle bir işe ne oldu da yeltendi??
Nasıl bir tahrik, nasıl bir ifade bu futbolcunun aklı selimi bir kenara atarak karakterinin tamımıyla dışında olan böylesi bir hamleyi yapmasına sebebiyet verdi??
Söylenenlere göre üç cümle:
Annesinin fahişe olduğu yönünde bir ima...
Karısına laf etmesi
Ve de "Kara Türk Köpeği" tipinde bir söylem...
Daha ortada bu cümleler telaffuz bile edilmemişken bir açıklama geldi, duruşları ile övünen karşı cepheden...
Dayak yedikten sonra mahkemede hesaplaşacağım diyip daha hiçbir girişimde bulunmamış diğer Brezilyalı'yi zan altinda birakmayi secmistir duruslariyla ovunen karsi cephe... olayi bilmeye bile gerek gormeden..
Daha kimse bu cümleleri duymadan etmeden, adeta zoraki savunmada kalan bir insanın tedirginliği ile akan bir üslupla bu cümleleri yalanladı diğer Brezilyalı...
Ortada fol yok yumurta yokken?? Bu ne şiddet bu celal??
Saha içinde herşey olabilir. Hırs gelebilir, sert girilebilir, kaybetmek gerebilir ve sonucında sertlik olur tamam eyvallah. Nice maç seyrettik içinden kemik sesleri gelen; ama hiçbir futbolcunun bir diğerini otoparkta pusuda bekletecek kadar çileden çıkardigini, kinlendirdigini görmedik.