antalya'dan, dolunaylı akdeniz gecesinden,nazım kumpanya ve değerli tiyatro sanatçıları ile nazım'a yürek dolusu selamlar gönderen etkinliktir.
--spoiler--
sultan abdülhamit'ten sultan recep'e baskıcı yönetimler hep varolmuştur. bunların ortak düşmanları da emeğin, kardeşliğin, insanın yanında olan sanatçılar ve aydınlardır. nazım hikmet ölümünün 49. yılında coşkuyla anılıyor ama baskı yönetimlerini anan kimse yok! mustafa akaydın
--spoiler--
--spoiler--
martılar ah eder, çırparlar kanat
deryalar açılır, kat kat...
gayri beklemeye kalmadı tâkat
görünsün karşıdan istanbul şehri...
dalgalar yar beller, kopar kıyamet!
deryayı kan eder, kan eder hasret
gayri beklemeye kalmadı tâkat,
görünsün karşıdan istanbul şehri
--spoiler--
hava kurşun gibi ağır
bağır bağır bağır bağırıyorum....
koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum...
o diyor ki bana:
' sen kendi sesinle kül olursun ey!
kerem gibi yana yana...
dert çok, hemdert yok
yüreklerin kulakları sağır...
hava kurşun gibi ağır...
ben diyorum ki ona:
'kül olayım kerem gibi yana yana.
ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak,
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..
hava toprak gibi gebe.
hava kurşun gibi ağır.
bağır bağır bağır bağırıyorum.
koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum.....
--spoiler--
Satarsın gözlerinin dikkatini, ellerinin nurunu, bir lokma bile tatmadan
yoğurursun
bütün nimetlerin hamurunu.
Büyük hürriyetinle çalışırsın el kapısında, ananı ağlatanı
Karun etmek hürriyetiyle hürsün!
Sen doğar doğmaz dikilirler tepene,
işler ömrün boyunca durup dinlenmeden yalan
değirmenleri,
büyük hürriyetinle parmağın sakağında düşünürsün vicdan
hürriyetiyle hürsün!
Başın ensenden kesik gibi düşük,
kolların iki yanında upuzun,
büyük hürriyetinle dolaşıp durursun,
issiz kalmak hürriyetiyle hürsün!
En yakın insanınmıs gibi verirsin memleketini, günün birinde, mesela,
Amerika'ya ciro ederler onu seni de büyük hürriyetinle beraber,
hava üssü olmak hürriyetiyle hürsün!
Yapışır yakana kopası elleri Valstrit'in, günün birinde, diyelim ki,
Kore'ye gönderilebilirsin, büyük hürriyetinle bir çukura
doldurulabilirsin, meçhul asker olmak hürriyetiyle hürsün!
Bir alet, bir sayı, bir vesile gibi değil insan gibi yaşamalıyız dersin,
büyük hürriyetinle basarlar kelepçeyi,
yakalanmak, hapse girmek, hatta asılmak hürriyetinle
hürsün
Ne demir, ne tahta, ne tül perde var hayatında, hürriyeti seçmene lüzum yok
hürsün.
--spoiler--
seni düşünmek güzel şey
seni düşünmek ümitli şey
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
fakat artık ümit yetmiyor bana
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum
seni düşünmek güzel şey
--spoiler--
--spoiler--
kapımın önünde üç selvi vardı.
üç selvi.
selviler rüzgarda sallanırlardı.
üç selvi.
kökleri yerde, başları yıldızlarda
üç selvi.
selviler sallanırlardı rüzgarda.
üç selvi.
bir gece düman bastı evi.
üç selvi.
yatağımda öldürüldüm ben.
üç selvi.
kesildi selviler köklerinden.
üç selvi.
artık ne kökleri yerde, başları yıldızlarda
üç selvi.
selviler sallanmıyorlar rüzgarda.
üç selvi.
mermer bir ocakta parçalanmış yatıyor
üç selvi.
kanlı bir baltayı aydınlatıyor
üç selvi.
--spoiler--
balık tuttuk yiyen ölür
elimize değen ölür
bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.
.
balık tuttuk yiyen ölür,
birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır,
balık tuttuk, yiyen ölür.
.
elimize değen ölür,
tuzla, güneşle yıkanan
bu vefalı, bu çalışkan
elimize değen ölür.
.
birden değil, ağır ağır
etleri çürür, dağılır,
elimize değen ölür
badem gözlüm, beni unut
.
bu gemi bir kara tabut
lumbarından giren ölür
üstümüzden geçti bulut
badem gözlüm beni unut
.
boynuma sarılma, gülüm,
benden sana geçer ölüm
badem gözlüm beni unut
bu gemi bir kara tabut
badem gözlüm beni unut
.
çürük yumurtadan çürük
benden yapacağın çocuk
bu gemi bir kara tabut
bu deniz bir ölü deniz
insanlar ey, nerdesiniz?
nerdesiniz?
--spoiler--
--spoiler--
çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
seyir defterini başkası yazsın.
çınarlı, kubbeli mavi bir liman.
beni o limana çıkaramazsın...
--spoiler--
evet 13 yıl hapislik, evet 13 yıl sürgünlük!
ama hala, tüm karanlıklara, emperyalistlere karşı;
--spoiler--
"nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi hikmet.
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
bir ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında amiral vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, amerikan amirali
amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi hikmet
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mizraklı ilmühalse, vatan polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası, amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ..