söykü dergisi sayı 7 deri

entry59 galeri
    53.
  1. derin derim | feza pilotu

    öyle öyküler vardır ki okunulan her cümlesi bir kıssadır ve o kıssalardan birer, belki de birden de çok hisseler çıkararak okumaya devam etmek gerekir.

    misal, la fontaine masalları gibi.

    ve ben, eğer şu öykünün altında la fontaine imzasını görmüş olsaydım; inanın hiç şaşırmaz ve şöyle derdim;

    - tüm öykülerini ezbere bildiğimi zannederdim, oysa bilmediklerim de varmış.

    büyüklere masallar adlı bir kitabın baş köşesine yerleştirilmeye layık bir eser bu. eser diyorum çünkü her anlamda profesyonelce kaleme alınmış.

    şu ifadenin güzelliğine bakar mısınız;

    "...Bir yılan, kendinden katbekat büyük bir eşref-i mahlukatla, çalı çırpıya uzak bir beton zeminde baş başaydı. Sığınılacak bir limanın kalmadığının farkında, çaresizlik halindeydi ve işin kötüsü, böyle zamanlarda, sürüngenliğin doğal soğukkanlılığı fayda etmiyordu..."

    ve şu;

    "...Aslında biz insana en yakın canlılarız. Görünüşümüz benzemese de, kalp yapımız hemen hemen aynıdır, bu yüzden onlara zarar vermemeye çalış.

    Merak edip sormuştu:

    "Üzerime basmak isterlerse? Bana tuzak kurarlarsa?"
    "O zaman al canını evladım. Bu yüzden ölmüşlerimizin derileri kıymetlidir."

    - evet! kısa... ve tadını okuyanın beyin kıvrımlarında bırakır cinsten.

    bu tür öykülerin kısa olması da gerekir zaten. zira, okurken o kadar çok düşünmeniz, cümleleri tek tek tahlil etmeniz gerekir ki, çok uzadıkları taktirde dimağınız yorulur ve sıkılmaya başlarsınız.

    bildiğim kadarıyla feza pilotu'nun ilk öyküsü bu söykü'de yayınlanan. ben o'na derim ki; sen yazmalısın güzel kardeşim! çünkü sende yazar kumaşı var. hem de öyle basma ya da pazen değil düpedüz; efil-efil saf bir ipekli.
    0 ...