"azınlık" adlı oyununu gördüm üstadın. çok şükür hayatımda ustayı canlı canlı görme fırsatı yakaladım; ama salondan çıkarken ağlıyordum ve bu bana çok tuhaf geldi.
levent kırca'yla karnını tuta tuta gülerek büyümüş bir çocuk için; cezaevi kapılarında, masum dostlarını yalnız bırakmamak için ayazda sabahlayan, hem de bunu her hafta yapan bir levent kırca'yla tanışmak büyük travma. keder...
yine güldürdü allah uzun ömürler versin; ama çokça ağlattı. ulu bir çınara balta vurmuşlar da, kanını silmiş gövdesinin geri kalanıyla çarpışıyor gibi geldi bana. sahneye fırlayıp ellerini öpmek geldi içimden.
gözleri dolup sesi titrediğinde çaresizliğini iliğime kemiğime kadar hissettim.
velhasıl kelam, allah başımızdan eksik etmesin etmeye; ama sırası gelip hak'kın rahmetine kavuştuğunda mezarında kimleri istemediğini net bir dille ifade etti.
soyguncuları, sahtekarları, namussuz iftiracıları, atatürk düşmanlarını, çıkarcı yalakaları, iti kopuğu istemiyor mezarında büyük usta.
işte bu yüzden mezarı başında 50 kişi olacak bazılarının deyimiyle.
memleketi bok götürdüğü, çoğunluk onurunu sattığı,