orta okulda sınıf başkanıydım, hoca geç gelecekmiş sınıfta kalmamız söylendi, o dönmeler konuşanlar kara tahtaya yazılırdı hocada gelir konuşanlara sıra dayağı atar giderdi, o gün sınıfta yüksek sesle bile olmasa konuşmalar oluyordu, bende öğretmenin masasına oturmuş öndeki kızlarla muhabbet ediyorum.
içeriye birden müdür yardımcısı girdi, şerefsizin önde gideni tam sadist öğrenci dövmekten büyük keyif alırdı.
herkes ayağa kalkar,
+ oturun çocuklar
+ başkan nedir bu gürültü? kimler konuşuyor söyle bakalım
- kimse konuşmuyor hocam
+ lan kimse konuşmuyorsa bu kadar gürültüyü ben mi yapıyordum yoksa sen mi yapıyorsun?
- hocam ders boş olduğu için herkes kendi arasında konuşuyordu taşkınlık yapan yok
+ konuşanların isimlerini neden yazmadın?
- gürültü yapan kimse olmadığı için yazmadım
hızla yanıma geldi solaktı hayvan herif sol yanağıma gözümle karışık bir abandı, ben öğretmenin masasına kapaklandım, doğruldum gözünün içine bakıyorum acıdan sol gözüm seğiriyor, bana poz mu yapıyorsun diyerek aynı yere bir daha çaktı, bende inada bağladım bakmaya devam ediyorum, sonra sağlı sollu 4-5 tane daha vurdu, en son bu sana ders olsun bir daha bu dayaktan istemiyorsan konuşanları tahtaya yazacaksın dedi, şerefsiz sınıftan çıkınca acayip bir sessizlik oldu kimseden çıt çıkmıyor, bende bozuntuya vermiyorum, canım çok yanıyor, bütün sınıf önünde dayak yedik, karizma gitti ağlasam rahatlayacağım fakat iyice rezil olmamak için sadece yumruklarımı sıkıyorum ve bende etkisi daha ağır olan başka hatıralar aklıma geliyor dayağın acısını unutuyorum, eski acılar insana güç veriyorlar.
bana ders olmadı tabi ki bu durum, hayat boyu kimseyi kimseye ispiyonlamadım, dayağın acısı geçti fakat ispiyoncu damgasını yeseydim bunun acısı geçmezdi.