Fırlamış bir fındık sıçanı sahanın içinden ve kaçıp gözden kaybolmuş!.
Önce şaşmış delikanlı... ''Bir fındık sıçanı için mi yolladı beni ta Mısır'a'' diye... Sonra, ''vardır bir hikmeti'', diye düşünmüş...
''Neyse, ben gene açmamış gibi kapağı kapatır, bohçaya sarar götürürüm sahanı!'' Demiş...
Öyle de yapmış!.
Niyazi Mısri'nin yanına gelip emaneti teslim ettiğinde kapağı kaldırmış Niyazî Mısrî, sahan boş!.
Evlat, Efendin boş sahan yollamaz... Ne vardı bunda?
Delikanlı biraz kem kümden sonra dökülmüş:
Efendim içindekini merak edip sahanın kapağını açtım yolda, bu sahanın sırrı ne ola ki, diye; içinden bir fındık sıçanı atlayıp kaçtı!.. O yüzden de sahanı boş getirmek zorunda kaldım!!!
Niyazi Mısrî gülmüş...
Evlat senin Efendin sana ders vermek istemiş...
Bir sahanın fındık sıçanı sırrını saklayamayıp kaçıracak kabiliyette olan birine hakikat sırrı nasıl emanet edilir ki!..
Hadi sen gene dünyana dön de, boyundan büyük konulara girme!