çok küçüktüm ekmek almaya bir kaç sokak aşşağıya inmiştim.
yolumu 3-4 tane benden biraz büyük çocuklar kesmişti. oradan bir daha geçmememi orasının onların mahallesi olduğunu söylüyorlardı.
ben onlardan küçüktüm ama tehditlere eyvallah diyecek yapım yoktu o zamanlar bile.
başladı bir itiş kakış. en büyükleriyle böyle bir burun mesafesinde birbirimizin gözünün içine bakıp yumruk sıkmıştık.
o an işte deyim yerindeyse evet deyimin ne olduğunu ilk tecrübe edecekmişim.
çocukla laf dalaşı yapıyoruz ve o sözü söyledi ve ben bir an duraksadım.
-daha ağzın süt kokuyo!!
ben- ne/&!!?? (süt mü kokuyo)*
ben itişmeyi bıraktım senin ağzın süt kokuyo deyip bastım eve geldim.
ara ara elime hohlayıp kokluyorum ama süt müt koktuğu yok. hoş koksa nolacakmış ki.
yakın arkadaşlarıma söyledim onlarda kokladı yooo dediler süt falan kokmuyo kurtlu.
vay canına ya bu iş böyle olmayacak dedim gittim bir baş soğan alıp kemirmeye başladım.
ağzım yanan kadar yeyip tekrar arkadaşlara koklattım.*
onlar süt falan kokmuyo dedilerse de bir süre ben bu hal üzere yaşadım hatta sütten uzak bile durdum.
şimdi ağzın süt kokuyo dense he ho neyse . bu da benim böyle bir anımdır işte sözlük.*