hemen daha sahil yolunun başında bir çift dikkatimizi çekti. deniz kenarındaki betona oturmuşlar, erkek kızı belden kavramış, boyundan habire yapışıyor. kızda yüzü bizim tarafa doğru dönük ,gözler kapalı, belli ki uçuyor.
o saatte o muhit için gayet normal bir şey.
biz hasan ile birbirimize baktık, hatta hasan'a biraz boynunu açsana lan diye soğuk bir espri de yaptım.
yaklaşık yirmi metre ötede bizim kuruları gören bir banka oturduk. iyice yapıştılar birbirlerine arada pozisyon değişiyor ama aralarında ki mesafe hep aynı. sıfır.
tabi bizde iki erkek gibi iğrençleşerek hacı simdi o kız ne sulanmıştır, o erkek yürümeye kalksa önünden geçilmez gibi seviyesi yerlerde esprilerle zaman geçiriyoruz. ama baya bir konuştuk. hatta bunların başka yerlerde nasıl davrandıkları hakkında fanteziler kuruyoruz. o boyuta kadar abarttık. derken seyyar çay satan doğulu kardeşimiz geldi. yandaki kafede 1 TL vergisi içinde olan çayı bu adamdan kaçak olarak 1.5 TL ye mal gibi aldık. arada bunları izlemeye devam ediyoruz. senaryolar gırla tabi.
birazdan erkekle kız kalktı, bize doğru yürümeye başladılar ama kız yine erkeğine öyle sarılmış ki alacaklar sanki elinden.
yaklaştılar yaklaştılar. tam önümüzden geçerken bir baktık ki meğer kızın gözleri sorunluymuş. en fazla açılabilecek hali de o kadarmış zaten. erkekte hareketlerden belli, hafif de olsa zihinsel bir engeli var.
bir utandım kendimden, bir utandım ki, deniz o an kabarsa alsa beni içine gıkım çıkmayacak.
az önce ben gözleri kör bir kız için ne yorumlar yaptım öyle ya.
bu yazıyı yazarken bile o sahne gözümün önüne geliyor. hatta kız bana dönüp '' baktığını görsem yapmazdım, benim dünyamda sadece karanlık var, sadece boşluk var, ben tenha sandım burayı'' dediğini hissedebiliyorum.