aleyhinde konuşan, yazıp, çizen ama sonradan pişmanlık duyanların sayısı bir hayli fazladır. said nursi dışında örnekleri biraz daha çoğaltmak gerekirse:
enver paşa: "en büyük hatamız, abdülhamid'i anlayamamaktır!"
Rıza Tevfik Bölükbaşı, 31 mart komplosunu tertipleyenlerden. seneler sonra yazdığı bir şiirle abdülhamid'ten özür dilemiş, hasta yatağında da şunları söylemiştir:
"Ben bu şiiri Türk milletine hakaret kasdıyla değil, tamamıyla aksi olarak, Türk milletini ölüme götüren bir zümreyi teşhir ve Abdülhamid Han'a edilen iftiraları tespit gayesiyle yazdım. 31 Mart vakasını tertiplediği isnadı altında tahtından alaşağı edilen büyük hükümdar, bu isnadla, sade iftiraların değil, tertiplerin de en hainine hedef tutulmuştur. 31 Mart'ı tertipleyen ittihatçılar ve bu işe memur edilenler arasında bizzat ben varım. 31 Mart'ı kışkırtma ve körükleme işini Selim Sırrı ile Rıza Tevfik idare etti. Hasta yatağımdan söylediğim bu sözlere tarih kulak kabartsın."
Süleyman Nazif, ittihat ve Terakki fırkasının içinde Abdülhamid'e düşmanlık etmiş, pişmanlığını da şu şekilde dile getirmiştir:
Dem-bedem coşmakta fakr u ihtiyaç,
Her ocak sönmüş ve susmuş, millet aç.
Memleket matemde, öksüz taht u taç,
Hasret olduk eski istibdada biz."
ahıskalı ali haydar efendi: "Sultan Abdülhamidi din düşmanları bize bile kötü tanıttılar. sonra anladık ki kerametleri olan büyük bir veli imiş. Osmanlı, islama çok büyük hizmetlerde bulundu. Hele Sultan Abdülhamid olmasa ehl-i sünnet eserleri ortadan kalkmaya mahkûm olurdu. Onun gayreti, siyaseti ve himmeti sayesinde ileriki nesillere sahih kaynaklar ulaşabildi.
Bir kere beni huzuruna kabul etti. Sultanlar perde arkasından konuşurlardı. Beni kendisine çok yaklaştırdı, birden perdeyi kaldırınca burun buruna geldik. O zaman bana: "Ali Haydar efendi! Etrafımda senin gibi taviz vermeyen âlimler olsaydı bu Devlet-i Aliyye bu hale gelmezdi." dedi. Allahu teala ona yüksek dereceler ihsan eylesin"
elmalılı hamdi yazır: Abdülhamid'in hal fetvasını hazırlayanlar içinde tefsir sahibi. "Hayatımda bu kadar ağır bir vicdan azabı çekmedim. Başıma ne geldiyse bunun manevî sillesidir. Gençlik saikasıyla bir iştir işledim. Allah beni affetsin!" demiştir.
Rıza Nur: "Hürriyet imha edildi. Yeni bir zulüm ve istibdad dönemi başladı. Bu zulüm ve istibdad Abdülhamid'inkinden de ittihadçılarınkinden de dehşetli oldu. Zavallı Hamid kaç kişiyi asmıştı. Hiç... Hele hiç hırsızlık etmedi, hiç fuhuş yapmadı, hiç israfta bulunmadı. Bilakis memlekette bunların önüne geçmeye çalıştı idi. Bu devre bakınca insan Abdülhamid aleyhine kıyam ettiğine utanıyor."
"ittihadçıların halini görünce Abdülhamid aleyhine çalıştığıma utanmış, ne büyük günah işlemişim demiştim. Bunu görünce Abdülhamid'e de ittihadçılara da rahmet okuyor, aleyhlerine çalışmakla ettiğim günahların affını Allah'dan diliyorum."
mehmet akif ersoy, abdülhamid'e karşı en ağır sözleri söyleyenlerden. lakin mısır'dayken yakın dostlarından Yozgatlı Mehmet Efendi'ye: "ölmez de iyileşebilirsem hatıralarımı yazmak istiyorum. Hatıralarımda Sultan II. Abdülhamid'e karşı itizar (özür dileme) ve itiraflarım olacak." demiştir.
son örneğimse biraz karışık olacak. şöyle ki, na-dürüst tevfik fikret 1891 yılında Mirsad dergisi'nin açtığı yarışmada Abdülhamid'e övgüler düzen şiiriyle birinci olunca adını duyurmuştur. Malumat dergisi'nde ise yine Abdülhamid'i öven bir şiiri yayımlanmıştır. lakin ne yazık ki aynı kişi 1905 yılındaki yıldız suikastının ardından abdülhamid'in öldürülememiş olmasına içerlemiş ve saldırıyı düzenleyene "ey şanlı avcı!" diye hitap ettiği övgü dolu bir şiir yazma gafletinde bulunmuştur. ve elbette o da pişman olmuştur. ama mühim olan pişmanlığı ahirete bırakmamaktır.