fetih 1453

entry1008 galeri
    781.
  1. imdb notu ile de göze batandır. http://www.imdb.com/title/tt1783232/
    zorunlu tanım cümlemle zıt düşeceğim ama baştan söyleyeyeyim, bence film ne fatih sultan mehmedin, ne de uğruna dökülen paranın hakkını vermemiş ne yazık ki. evet biliyorum orada burada "bizim türkler film çekemiyo, halbuki hollywood..." diye eleştiriler düzerek havalı göründüğünü zannedenlerin olduğunu. yalnız şimdi bir de bunun tersi türedi. onlar da hollywood ne yapsa eleştirir, izlediği her türk filminde, iran ya da hint filminde ya da avrupa filmlerinde bir keramet arar. hele ki o filmin orada burada kazandığı bir iki ödül varsa o zaman yandınız. hayatta o filmi beğenmediğinizi beyan edemezsiniz bunların yanında. hemen de sinema kültürünüzün olmadığını iddia ederler. çünkü onlara göre sinema herkesin anlamaması gereken bir sanattır. yüzüklerin efendisi güzel filmdi dedin mi "sinemadan anlamıyo" atıyorum nuri bilge ceylanın filmleri bana hitap etmiyo dediğin zaman zır cahil oluverirsin gözlerinde.
    nedir bu bizim trend meraklısı insanlardan çektiğimiz be kardeşim. bir şeyi sevdiğin zaman onu sonuna kadar sahiplenmek zorunda değilsin ki. hele hele aslında çok da beğenmediğin bir filmi izleyip, sırf trende uymak için "üstad yapmış abi" demeler falan. hiç gerek yok ki buna.
    şimdi geleyim film hakkındaki yorumuma. herkes farklı beklentilerle gitti bu filme. benim de beklentim, adam gibi bir senaryo ve olay kurgusu, gerçekçi grafikler, üsluplu bir anlatım (ya da gösterim diyelim). buydu özetle. öncelikle görüntü iyiydi, bir çizgifilm izliyormuş hissine kapılmadım ama yine de bence görüntülerde gerçekçi olmaya çalışmak yerine 300 deki gibi ya da spartacus deki gibi epik bir havada çekilseydi film muhteşem olabilirdi. çünkü türk sineması açısından iyi bir ilerleme olurdu, hem de kültürümüz ve doğamız gereği epik anlatımlar bizim daha bir ilgimizi çekmiştir her daim. hadi burasını es geçelim çünkü filmin başarılı yönlerinden biriydi belki grafikler ama esas ilgilendiğim şey senaryo.
    pek çok insan senaryonun gerçekdışı olmasından yakınıyor ama aslında von hammer'a göre anlatılanların önemli bir kısmı tarihle paralellik gösteriyor. fakat gelgelelim ulubatlı ile o sevgilisi olacak kadın bütün hikayeyi öyle bir bozuyor, tarih anlayışımızı öyle bir darma duman ediyor ki. bir ara tarih filmi izlediğimi unuttum. kilometrelerce öteden birbirleriyle göz göze gelmeler, yüzünde pürüz bile olmayan kadının erkek kılığına girip macar ustanın işlerine burnunu sokması, birbirleriyle gayet romantik bir ilişki kurmaları... hele konuşmalar, zannedersin 1974 baharı, yer istanbul. hayır osmanlıca konuşsunlar demiyorum ama "yolculuğun nasıldı kızım" şeklinde başlayan muhabbeti hatırlarsanız bana hak verirsiniz muhtemelen. kız da "business classda geldim çok rahattı" diyecek diye ödüm koptu yeminlen. gerçi yine de onun kadar saçma bir cevap geldi orada da ama neyse.
    konu bütünlüğü desen hiç yok. bir bakıyorsun pat diye bizansla iyi ilişkiler kuruluyor, bir bakıyorsun pat diye savaşa çıkılıyor, bir bakıyorsun fatih bir an küçük çocuk gibi mızmızlanıyor. ne oluyor oolum lan? hayır senin fatih dediğin adam böyle biri değil ki. sert birisi evet ama senin adamın gayet mızıkçı bir çocuk. velhasılı kelam hiç haz edemedim ben bu filmden dostlar. beğenenler varsa ne mutlu, herkesin zevki kendine ama umuyorum bu film bir başlangıç olur da iyi bir yolda ilerlediğini düşündüğüm türk sineması bizim de zevkimize hitap eden yapıtlar verir.
    0 ...