kim ne derse desin acı veren eylemdir... ama önemli değildir insan için artık acı.
alışmıştır çünkü. artık tadı hoş gelmeye başlamıştır bünyeye...
yemeğe acı katmak gibidir, yüz kıpkırmızı olur acıdan, yinede banamısın demez insan...
küçükken tadını beğenmediği halde içki içmeye çalışmak gibidir özlemek. sevilmez hatta tiksinilir tadı, ama içilir yinede sarhoş edecek ya insanı...
ağlamak gibidir özlemek... hani derler ya ağla açılırsın diye... inadına ağlarsın açılmak için. öyle bir ağlarsınki salya sümük... bilirsin çirkinleşeceğini, yüzünün gözünün şişeceğini, nezle olmuş gibi saatlerce burnunu çeke çeke dolaşacağını... ama ağlarsın yinede... açılacaksın ya aklın sıra...
denizde derinlere dalmak gibidir özlemek... su kaçar kulağına, gözlerin acır tuzlu sudan... ama merak edersin derinliği, balığın hayatına merak salarsın, kumları tutmaya çalışırsın. çıkarsın sudan, kulakların duymaz içindeki sulardan... her adım atışında rahatsız eder su seni, gözlerim yanar, başın ağırır ama artık görmüşsündür balığın hayatını...
istenmeyen bir şeyi yaşama merakıdır özlemek. sırf işkence çektirmek için özlersin kişiyi, bir şehri, yaşanmış bir anıyı... bilirsin acı verdiğini ama tadı alınmıştır bir kere...vazgeçemezsin...