" Sabahın köründe uyandım uykumdan. Yatakta oturdum, öyle mal mal halıya baktım. Desenlerini inceledim. Kalktım ve elimi yüzümü yıkamaya gittim. Aynaya baktım ve yüzümü kuruladım. Acaba nasıl bir tarz yapsam saçıma? En iyisi böylece bırakmak. Hem kötü değil ki zaten. Her neyse.
Mutfağa gittim. Dolabı açtım ve yumurtanın bittiğini farkettim. Kahvaltı etmemeye karar verdim. En azından dışarda yaparım. Telefonuma baktım. 3 cevapsız arama var telefonda. Üstümü giyineyimde çıkayım en iyisi. çıktım dışarı ve aç karnıma sigara yakıp caddede minibüs bekledim.
Sigaramın bitmesi ve izmariti atmamla beraber minibüs geldi ve bindim. Bindim ama nereye gideceğim tam belli değil.Kartala gideyim en iyisi. Dönüşte sahilden yürüye yürüye gelirim. Arkadaşı aradım ve dışarı çağırdım. Birlikte kahvaltı ederiz diye. Kabul etti. Sonunda kartal sahilinde arkadaşla buluştuk ve bir kahvaltı salonuna gittik.
Bir yandan kahvaltı yapıp, bir yandan muhabbet ediyorduk. Kahvaltımız bitti ve kalktık mekandan. Arkadaşı evine bıraktım ve sahilden yürüye yürüye geri döndüm. "
Durun bir dakika. Ne çok yalan söylemişim bu hatıramı anlatırken. Doğrusunu anlatayım.
" Sabahın köründe uyandım ve yatağımda oturur vaziyette başladım kendi kendime konuşmaya;
'Gene gereksiz bir gün. Her gece dua ediyorum. Keşke yarın uyanamasam diye. Ama yok. Olmuyor.' gittim ve elimi yüzümü yıkadım. Aynaya baktım ve ; 'Tipe bak ya. Allahım bu nasıl bir tip. Ben neden bu hayattayım ki ya?' dedim. Gittim mutfağa ve dolabı açtım. Bomboş. Gene aç aç gezinicem. Bir dakika ya. Param varsa dışarıda yerim.
Telefonuma baktım ve 3 cevapsız arama vardı. Aslında bu tamamen kurmacaydı. Yani alarm kurup, egolarımı tatmin ediyordum. Küçük bir sevinç yaşıyordum. Hazırlanıp çıktım dışarı. Yaktım bir sigara ve minibüs bekledim. Sigara bitince atladım minibüse. Kartala gidicektim.
Telefonum çalmıştı. Gene alarm. Açar gibi yapıp konuştum. Aslında kendi kendime konuşuyordum. Aradan vakit geçti ve kartala geldiğimi farkettim. Derhal indim minibüsten. Sahile gittim ve oturdum bir kafeye. Birini bekler gibi yaptım. Garson geldi yanıma. Poaçanın fiyatını sordum. 2 lira dedi. Ama bende o kadar para yoktu. Minibüsü hesap etmemiştim. Kafeden çıktım ve bir simitçi gördüm. Simit aldım. Oturdum bir banka ve başladım yemeye. Simitte yumuşacık. 2 ısırık aldım. Bir köpek geldi yanıma. Bakışlarıdan ve çıkardığı sesten anladım ki açtı. Yiyemedim. Verdim simiti köpeğe. Kalktım ayağa ve yola koyuldum.
Sahilden yürümeye başladım. Genelde yere bakarak yürürdüm. Kaldırdığım sıralarda ise, el ele sevgilirler gözüme çarpardı. Kıskanırdım onları. 2 saat yürüdükten sonra eve döndüm. Oturdum koltuğa. Dayanamadım, ağladım. isyan ederek geçirdim saatlerimi. Ve her gün olduğu gibi, yalnız başıma..."