lanet olsun ki çocukken yaşadığımdır. Çok az kişi bilir hakkımdaki bu gerçeği. Fenerbahçeli bir anne ve trabzonsporlu bir babanın oğlu olarak doğdum. Hiç unutmam, babam 6 numaralı bir trabzonspor formasıyla kandırmıştı beni. O günden sonra her şey bordo maviydi benim için, şampiyon trabzonspor'du, en taşşaklı topçu hami'ydi. Biraz zaman geçti, trabzonspor'a ait olmadığımı fark etmeye başladım. Sevinemiyordum amk takımı kazandığında. Bi gün babamı aldım karşıma. Yaş o zaman 10 falan. "Ben galatasaray'ı tutcam artık sevmiyorum trabzon'u hiç şampiyon olamıyolar..." dedim. Kafasını kaldırdı, uzun uzun baktı. "Aferin oğlum, sen git zengin takımları tut, istanbul takımlarını tut. Aynı anasına çekmiş." dedi. Üzüldüm dostlar, bırakamadım trabzon'u. bundan 1 sene sonra, 17 mayıs 2000 akşamı, popescu'nun penaltısıyla evde taklalar atmaya başladım. Beki de en mutlu günümdü. O gün resti çektim ve babama dedim ki, "sikerler amk, ben galatasaraylıyım, ben zengin seviyorum". O günden sonra bi şey demedi. Canımsın popescu.