Bir gün herkes bizleri anlayacak ve hak verecek...Evet ; bir gün ama hangi gün?...iş işten geçtiği gün mü?Ülkenin parçalandığı,vatan toprağının çoktan yabancıların,emperyalist devletlerin hizmetine girdiği,işçilerinin Amerikalı patronlarının hizmetinde çalıştığı gün mü? O gün iş işten geçmiş olmasın sakın...Ama korkmayın ; o günü asla bu ülkeye, bu aziz millete yaşatmayacak birileri vardır.Mutlaka ama mutlaka vardır.Çok uzaklara gitmeyin, tenha yerlerde aramayın onları.Onlar çok yakınınızda hemen başucunuzda olabilir, elinizi uzatsanız belki onlara ulaşabilirsiniz.Onlarla aynı evde, aynı apartmanda,aynı sokakta, aynı mahallede aynı havayı teneffüs ediyor olabilirsiniz.Kimmi onlar ? Hemen uzatmadan söyleyeyim;
Ülkücüler..
Bundan 40 yıl evvel Türkiye Sovyetlerin bir eyaleti olmasın,Ata toprağına Moskof mezaliminin eli değmesin diyerek şanlı mücadeleye başlamış,ABD emperyalizmine düşman,ancak Rus emperyalizminin piyonu,oyuncağı,silahşörü olanlara karşı üç bin ülküdaşını toprağın kara bağrına,şehit toprağına yollayan 12 Eylül zulmünde Mamaklarda,C-5 lerde ''Ülkeyi kurtarmak,Muhammedi savunmak sizlere mi düştü ?'' denilerek işkencelerin en babasını görmüş Ülkücüler...
9 ülkücü genç sırf solculara denk olsun denilerek 12 Eylül zihniyeti tarafından ipe götürülüyordu. O gençler darağcına bayrak,kuran ve nizam-ı alem sevdasıyla çıkıyorlardı.Onlar ölümü çoktan yenmiş,kendilerini Alparslan'ın,Fatih in Yavuz'un davaları olan Türk-islam davasına adamış gençler...Onlar dört kolluya bindirilirken dava arkadaşları, ülküdaşlarıda en ağır işkencelere tabii tutuluyordu.Dünya Siyaset Tarihine kara bir leke olarak geçecek ''MHP VE ÜLKÜCÜ KURULUŞLAR DAVASI''başlıyordu.Hareketin önderi Alparslan Türkeş ve yaklaşık olarak 500 Ülkücünün kellesi isteniyordu.ilk duruşmanın başlamasına yakın kendilerini ''Faşist''likle itham eden ''ABD' nin bizim çocukları''na, darbecilere bir süpriz hazırlıyorlardı.Tüm sanıklar ve hakimler yerlerine oturmuş bir tek kişinin salona girmesini bekliyorlardı. O kişide çok gecikmeden salona gelen ''Faşist bir devlet düzeni kurmakla suçlanan'' Alparslan Türkeş' den başkası değildi.Türkeş salona geldi ama ne geliş asıl suçluların kimler olduğunu gözlerinden anlayan,Ülkücülerin hangi masabaşı oyunlarıyla hayatını kaybettiğini bilen,bugünde Türk-islam Ülküsü gibi yüce bir davaya baş koymanın önderlik etmenin cezasını çoktan çekmeye hazır biri olarak...
Türkeş'in gelmesiyle MHP yöneticileri ve Ülkü erleri hep bir ağızdan ''istiklal Marşı''nı okumaya başlıyordu.Devletin düzenini değiştirmek isteyenler,o devletin Milli Marşını çektikleri tüm çile ve işkenceler rağmen tüm soğukkanlılıklarıyla ve büyük bir mutlulukla okuyorlardı.Bunu gören darbeci zihniyet ''ABD çocukları'' bundan sonraki duruşmalara ilk olarak Türkeşi getirmeyi kararlaştırıyorlardı.Tam 6 yıl süren bu mesnetsiz dava bir çok Ülkücünün hayatı için bir dönüm noktası oluyordu.O cefalı günlerini çileyle,dertle ,tasayla yoğuruyorlardı.Birçok yakın çalışma arkadaşını ve ülküdaşını Marksist-Leninist teröre kurban veren Alparslan Türkeş 9 Nisan 1985 gününe kadar tutuklu kaldı.Diğer Ülkücülerin ve Mhp lilerin durumuda Başbuğ'dan çok farklı değildi.Birçoğu hakkında karara bağlanmış bir ceza olmamasına rağmen ömürlerinin uzun bir bölümünü tek kişilik hücrelerde , tabutluklarda zor şartlar içerisinde geçirmişlerdi.Buna en güzel örneklerden biride 25 Mart 2009 günü bir helikopter kazasında kaybettiğimiz,BBP Genel Başkanı ve eski Ülkü Ocakları yöneticisi Muhsin Yazıcıoğlu'dur.Yazıcıoğlu,5 yılı hücrede olmak üzere 7 yıl hiç bir suçtan hüküm giymemesine rağmen cezaevinde yatıyordu.Çıkar çıkmazda ''nerede kalmıştık ?'' diyerek yoluna devam ediyordu.
Görüldüğü üzere 12 Eylül Askeri Darbesi öncesi sola göre daha çok kayıp veren Ülkücüler 12 Eylül mezaliminde de aynı sıkıntıları aynı işkenceleri görüyor aynı dertleri yaşıyordu.Ama onlar Devletlerini kimseye şikayet etmiyorlardı.Biliyorlardı ki o Devlet olmazsa bu ülkede olmazdı.Herşey bu ülke,bu ülkü ve bu devlet içindi.
Ülkücü Hareket daha sonra çok değişmeler yaşadı.Gidenler oldu,ayrılanlar,kopanlar oldu ve tabii ki aramıza katılanlar, bizlerle bir parça ekmeği bölüşenler oldu.4 Nisan 1997 günü Başbuğumuzu,yolbaşcımızı,önderimizi Alparslan Türkeşi ebedi aleme göç ettik.Aynı yıl ''Devletin Başına Devlet Gelecek'' tezahüratları altında Devlet Bahçeli partimizin yeni lideri oldu.99 da iktidarın ikinci büyük ortağı olduk,2002 de baraj altında kaldık,2007 de yeniden TBMM çatısı altında temsil edilmeye başlandık.Devlet Bahçeli arkasına aldığı teşkilatın büyük desteğiyle yoluna devam ediyor.Türkeş'in iyi bir öğrencisi olduğunu,her fırsatta kanıtlıyor.
Adına önce ''Kürt Açılımı'' daha sonra ''Demokratik Açılım''ve nihayet ''Milli Birlik projesi adı verilen ''ihanet ve Yıkım Projesi'' ne ortak olmayarak Milli iradeyi bir kez daha kararlılıkla yansıtıyordu.Haburda davul zurnayla Terörist karşılanmasına ''sevindirici gelişmeler'' diyene Şehit Ailelerinin, Kızılay'a girememesine sesine çıkarmayan Şehitlere ''Kelle'', Hainlere ''Sayın''diyen AKP iktidarı ,kokuşmuş zihniyetler ve sözde aydın ancak beyni satılmışlar MHP yi, Devlet Bahçeli'yi ve Ülkücü Hareketi kendi malum medyalarında sabahtan akşama kadar eleştirmekte ve kendi ihanetlerine kılıf aramaktadırlar.
ABD' DE ABD bayrağı asılı evinde gününü gün eden ve Yurda dönme planları yapan Fethullah Gülen ve Akp' nin pohpohladığı;kendilerini şirin göstermesi karşılığında her türlü yolun onlara açılacağı vaadiyle zevklenen RTE(Recep Tayyip Erdoğan)Medyası birer piyondan öte hiç birşey değildir.Medya patronlarından birine hemen kısaca bakalım.Akın ipek...Bugün Gazetesi Bugün Tv ve Kanaltürk TV'nin sahibi.Bu şahıs daha önce Altın işletmeciliğiyle meşguldü.Birgün ne olduysa Medya'ya el atmaya karar verdi.Yukarıda ismi zikredilen Medya Organlarıda sürekli zarar etmektedir.Buna rağmen bu şahıs Doğan Grubunun elinde çıkaracağı Star TV için kolları sıvamıştır.Sormak gerekmez mi sayın ipek'e acaba bu değirmenin suyu nereden gelmektedir? Her şart altında koşulsuz desteklediği RTE ve AKP den mi?MHP nin ve Ülkücülerin Medya desteği bu güne kadar hiç olmamıştır bu desteğe ihtiyaçlarıda yoktur.Çünkü Medya tarafından desteklenmek için Okyanus ötesinden icazet ,Erivan'dan emir, Brüksel'den nota alacak kadar Milli ve Manevi değerlerimizi bir tarafa atmamız gerekmektedir.
iktidarın her yaptığı işe çanak tutan bu malum medyanın başınıda Zaman , Taraf , Yeni Şafak Vakit gibi gazeteler ile ATV, STV , Kanal 24 gibi Tv kanalları çekmektedir..
Türkiye her geçen gün çözülmekte ve kan kaybetmektedir.Hükümet ülkenin gerçek sorunlarıyla yüzleşmemekte ve kaçmaktadır.Bunuda her zaman yaptığı mağduriyet psikolojisiyle örtbas etmeye çalışmaktadır.
Neyin mağduruyetidir bu diye sormak hakkımız değilmidir? 10 yıldır tek başına iktidarda olmanın mı? Medyada sürekli pohpohlanmanın mı? Türban sorununu çözememenin mi ? yandaşa ucuza ihale kapatmanın mı? Okyanus ötesinde icazet almanın mı ? Ordu mensuplarına çirkin iftiralar atmanın mı ? Çiftçiye ''Ananı da al git''demenin mi ?Şehitlere ''Kelle'' , bebek katili Apo'ya ''Sayın'' demenin mi ? Elektriğe, Suya, Doğalgaza zam üstüne zam yapmanın mı mağduriyeti lütfen açıklayın.