--spoiler--
Atatürk, millet realitesinin ve milliyetçiliğin temel unsurlarını red ve inkar eden Marksizm'in ve komünizmin kesinlikle karşısındadır. Ülkeyi felakete sürükleyecek, sınıflara bölecek, menfaat gruplarını çatışmaya sokacak bu ideolojilerin her zaman karşısında yer almıştır. Atatürk'ün başlattığı Türk Devrimi doğuşundan itibaren bu tehlikelerle karşılaşmış, Bolşevik liderler, Türkiye'de komünist köylü hareketin yapılmasını sürekli teşvik ve tahrik etmişlerdir. Komünistler, Türkiye'de milli ve bağımsız bir devletin kurulmasını istememişlerdir. Sosyal Hariciye Komiseri Çiçerin, daha 13 Eylül 1919'da, Sivas Kongresi sıralarında, Türk köylüsünün komünist olmayan idarecilere karşı isyan etmesini tavsiye ederek, Türk hareketine karşı davranış ve anlayışını göstermiştir.
Komünizmin Türk Devrimi için sakıncalı ve tehlikeli olduğunu, Büyük Atatürk çeşitli vesilelerle değişik zamanlarda ifade etmiştir. Sivas Kongresi'nden hemen sonra, Amerikalı General Harbord'a verilen 27 Eylül 1919 tarihli muhtırada Mustafa Kemal Paşa, Milli Harekat'ın amacını anlatmış ve komünizmle ilgili görüşlerini şöyle dile getirmiştir:
"Bolşeviklere gelince, bizim memleketimizde bu doktrinin hiçbir şekilde bir yeri olamaz. Dinimiz, adetlerimiz ve aynı zamanda sosyal bünyemiz tamamiyle böyle bir fikrin yerleşmesine müsait değildir. Türkiye'de ne büyük kapitalistler, ne de milyonlarca zanaatkar ve işçi vardır. Diğer taraftan zirai bir problemimiz yoktur. Son olarak, sosyal bakımdan dini prensiplerimiz bolşevizmi benimsemekten bizi uzak tutmaktadır." (Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, IV., 1917-1938, Ankara, 1964, s.78)
Ayrıca Atatürk, çeşitli zamanlarda komünizmi tehlikeli gördüğünü ve hiçbir zaman bu karanlık sisteme geçit vermeyeceğini ifade etmiştir. Atatürk'ün bu konudaki bir sözü şöyledir:
6 Şubat 1921'de,
"Komünizm içtimai bir meseledir. Memleketimizin hali, memleketimizin içtimai şeraiti, dini ve milli ananelerinin kuvvetli, Rusya'daki komünizmin bizce tatbikine müsait olmadığı kanaatini teyit eder bir mahiyettedir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. III, 2. Baskı, s .20)
2 Kasım 1922'de,
"Şurası unutulmamalı ki, bu tarz-ı idare, bir bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne bolşevizim ne de komünist; ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız. Hülasa, bizim şekl-i hükümetimiz tam bir demokrat hükümetidir ve lisanımızda bu hükümet halk hükümeti diye yad edilir." (Ag.e, c .3, 2. Baskı, s. 20)
21 Haziran 1935'te,
"Türkiye'de bolşeviklik olmayacaktır. Çünkü, Türk Hükümeti'nin ilk gayesi halka hürriyet ve saadet verme, askerlerimize olduğu kadar, sivil halkımıza da iyi bakmaktır." (A.g.e., c. 3, 2. Baskı, s. 99)
--spoiler--
Ülkemizdeki ilk Komünist Parti Atatürkün talimatıyla kuruldu. Danışıklı TKP olarakta adlandırılan bu sahte TKPnin adı o dönemde Türkiye Komünist Fırkasıydı. Atatürkün kurdurduğu bu sahte TKP aslında tek kelimeyle ifade etmek gerekirse Lenin ve Bolşevik Partisinin önderliğinde Sovyetler Birliğinde 1917 yılında gerçekleşen Ekim devriminin Anadolu'ya etkilerini önlemek için 18 Eylül 1920de Ankarada Yeşil Ordudan beklenen işlevi yerine getirmek daha doğrusu ülkede gelişen Komünist hareketi denetim altına almak ve önünü kesmek amacıyla Atatürkün talimatları doğrultusunda kuruldu.
Sahte TKPnin kurucuları arasında ise Atatürkün yakın silah arkadaşları olan Tevfik Rüştü (Aras), Mahmut Esat (Bozkurt), Yunus Nadi (Abalıoğlı), Kılıç Ali, Hakkı Behiç (Bayiç), ihsan (Eryavuz), Refik (Koraltan), Eyüp Sabri (Akgöl) ve Süreyya (Yiğit) bulunuyordu. Ama sahte TKPnin görünmeyen tarafında ise ismet inönü, Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak ve Ali Fuat Cebesoy varlardı.
Atatürkün sahte TKPyi kurdurmasıyla ilgili olarak Atatürkün Garp Cephesi Kumandanı Ali Fuat Paşaya gönderdiği 31 Ekim 1920 tarihli telgrafı aktaralım.
Atatürk şöyle diyor bu telgrafta; Komünistliğin memleketimizde değil, henüz Rusyada bile uygulama yeteneği hakkında doğru ve açık görüşler ortaya çıkmadığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber dahilden ve hariçten muhtelif maksatlarla, bu cereyanın memleketimiz içine gelmekte olduğu ve buna karşı makul tedbir alınamadığı takdirde, milletin pek ziyade muhtaç olduğu birlik ve sükuneti ihlal edici hallerin çıkması imkan dahilinde görülmüştür. En makul ve tabii tedbir olarak aklı başında arkadaşlardan, hükümetin malumatı altında bir Türkiye Komünist Fırkası teşkil ettirmek olacağı düşünüldü. Bu takdirde memlekette bu fikre yönelik bütün cereyanları elde edilen netice ile faydalı kılmak mümkün olabilir .
Görüldüğü gibi Atatürkün sahte TKPyi kurdurmasının amacı, Komünistliği ülkemiz için bir tehlike görmesine ve Komünistliğe karşı tedbir aldırmasına dayanıyor. Zaten Atatürk gerek söylevlerinde ve gerekse demeçlerindede şunları hep vurguluyor;
"Komünizm içtimai bir meseledir. Memleketimizin hali memleketimizin ictimai seraiti dini ve milli ananelerinin kuvveti Rusyadaki Komünizmin bizce tatbikine müsait olmadığı kanaatini teyid eder bir mahiyettedir. Binaenaleyh bizim Ruslarla olan münasebet ve muhadenetimiz ancak iki müstakil devletin ittihad ve ittifak esaslarıyla alakalıdır."
Yani Atatürkün demek istediği şu aslında. Rusyadaki Komünizm Türkiyeye uygulanamaz. Fakat Ruslarla o dönemdeki ilişkiler Rusyayla Türkiyenin anlaşmalarına dayanıyor. Anlaşmaların temel noktası ise Rusyanın Türkiyeye içeride Cumhuriyet devrimini tam anlamıyla yerleştirmesi ve dışarıdada emperyalizme karşı savaşması için Rusyadan maddi manevi destek alması. Atatürkün elbette sahte TKPyi kurdurmasının amacı sadece bunlar değil. Komünizm akımlarına kendini kaptırmış kanadının Meclis içinde oluşturduğu Halk zümresi nin bir çekim merkezi haline gelmesine engel olmak gibi bir fonksiyonuda vardı sahte TKPnin. Halk Zümresi,Yeşil Ordunun devamı niteliğinde olduğu için önce Yeşil Orduya değinelim biz öncelikle;
Yeşil ordu cemiyeti, 1920 yılında Anadolu'da kurulmuş siyasi askeri örgüt.
.
Yeşil Ordu Cemiyeti gerçekte 1920 Mayıs ayında ortaya çıkmıştır. O sıralarSovyetlerle yapılması zorunlu işbirliğine elverişli bir ortam hazırlanması amacıyla, kurulmuştur. Bu cemiyetin genel merkez üyeleri: Şeyh Servet (Akdağ), Dr. Adnan (Adıvar), Hakkı Behiç, Yunus Nadi 'dir.
Görüldüğü gibi Yeşil Ordu Sovyetlerle yapılması zorunlu işbirliğine elverişli bir ortam hazırlanması amacıyla kurulmuş bir örgüttür. Yeşil Ordunun ve sahte TKPnin kurulmasına ilişkin olarak Atatürkün gerçekten çok ilginç olan şu sözlerini aktarmadan geçmeyelim. Ki lütfen çok dikkatli okunsun;
"Komünistliğin memleketimizde değil, henüz Rusya'da bile tatbik kabiliyeti hakkında açık kanaatler hasıl olamadığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber içerden ve dışardan çeşitli maksatlarla bu akımın memleketimize de girmekte olduğu ve buna karşı akla uygun tedbir alınmadığı takdirde milletin pek çok muhtaç olduğu birliği ve sükunu bozan durumların ortaya çıkması da imkan dairesinde görülmüştü. En makul tedbir olarak aklı başında arkadaşlardan hükümetin malumatı tahtında bir Türkiye Komünist Fırkası teşkil ettirmek olacağı düşünüldü. Bu takdirde memlekette bu fikre müteallik bütün cereyanları bir noktaya icra etmek mümkün olabilir."
Atatürk görüldüğü gibi kesinlikle ama kesinlikle Komünizmin ülkemize girmesinin taraftarı değil ne içerden yani Türk Komünistleri tarafından, ne de Sovyetler Birliğinde bulunan 3. Komünist Enternasyonal tarafından.
Bu yüzden sahte TKPyi kurduruyor. Amacı ise ülkemizde ne kadar Komünist hareket varsa hepsinide sahte TKP içinde eritmek. Yani Bizde Komünist Partisiyiz. Gelin bizde birleşelim ve devrimi gerçekleştirelim diyerek diğer Komünist hareketlerin gelişmesine set çekmekti
--spoiler--