amerikan dizi sektörünün tam anlamıyla miladıdır. oz dizisi döneminde çok daha hazmedilebilir diziler (bkz: the sopranos) çıkaran abd dizi sektörü, oz dizisi ile bir metamorfoza girmiştir. oz ile birlikte sektör çok daha sert, gerçekçi, izleyenlerin sistemi sorguladığı, ırkçılık, dini inançların yaşanış şekli, suçlunun iç dünyası gibi etkileyici ama alelade tasvir edilemeyen alanlara kaymıştır.
senarist hapishane ile dünyayı ve sistemi simgelemeye çalışır. zaten dizide gruplarda vardır; italyanlar, zenciler, müslümanlar, naziler vs. olarak. bu hapishane de ırkçılığı, insanların bir gruba aidiyet duygusunu, suç kavramını, inançların yaşanabilirliği sorgulanıyor. mesela hiç bir gruba ait olmayan kişiyi tıpkı dünyada olduğu gibi kimse sevmiyor ve geleceği belirsizleşiyor. polisten kaçarken yüksek kattan atlayıp, sakat kalan bir zenci ise hapishaneden örnekler ile bize gerçek dünyayı açıklamaya çalışıyor. bu karakter dünyada doğru bildiğimiz yanlışları yüzümüze tokat gibi vurup sırıtmakla mükellef.
eğer dikkat edersek yaşanan her olayın bir derinliği, özünde bir açıklaması var. mesela; miguel alvarez'in bebeği olur. alvarez bebeğini görmek için yoğun güvenlik önlemleriyle birlikte hastaneye gider. yanında rahip ray mukada vardır ama yeni doğan bebeği doğumdan sonra fazla yaşamaz. aklını kaçırmak üzere olan alvarez , rahiple din hakkında tartışır.''ben böyle bir yaratıcıya nasıl inanabilirim ? bebeğim ölürken nerdeydi bu tanrı ? rahip cevap verir; ''kendi oğlu çarmıha gerilirken nerdeyse orada.'' diye.
çoğu zaman prison break ile karşılaştırılır ama çok farklı dizilerdir. prison break; çok iyi çekilmiş bir aksiyon, macera dizisi. oz'un durumu çok daha farklı ve derindir. ikisini karşılaştırmanın saçma olduğunu düşünenlerdenim. oz'u izlemeyenlere kesinlikle tavsiye ederim.