öncelikle okumak her bireyin hakkıdır, buna bir itirazımız asla yok.
Mantıklı düşünmek gerekirse; küçücük ve ufak sınıflı dershaneler, nasıl lise olabilir? Bir defa bu sözüyle dakika 1 de, üniversite sınavlarının kalkması olayı inandırıcı gelmiyor.
Şimdi daha derine inelim. Her sene yaklaşık 1,5 milyon kişi arasında kişi sınava giriyor. Kazananlar da emek sarfedip gidiyor üniversiteye. Yani o kadar çalışıyor, çabalıyor ve kazanıyor. Peki lisede yan gelip yan yatan, hiçbir dersi dinlemeyen, derslerle uzaktan yakından ilgilisi olmayan, "aman geçeyim de bakarız" diyen ve hiçbir şeyi sorgulamayan öğrencilerin, bedavadan üniversite okuması ve o sıraları doldurması hak mıdır sizce?
Tekrar diyorum, okumak her bireyin hakkıdır. Bu hükümette, bundan önceki hükümetler de her geldiklerinde eğitim sisteminin içine etti. Siz eğer okullarda çok iyi bir eğitim sistemi çerçevesinde adam gibi eğitim vermezseniz, her seferinde okuma sürelerini (Örn: 4 yıl, 3 yıl, 5yıl, 4+4+4 tartışmaları) değiştirip ama aslında içeriği aynı bırakıyorsanız yani müfredata bir kaç konu ekleyip, ezberci zihniyete devam ediyorsanız. Yukarıda örnek verdiğim; lisede yan gelip yan yatan, hiçbir dersi dinlemeyen, derslerle uzaktan yakından ilgisi olmayan öğrenciler olmaya devam edecektir. Sorgulamayı, düşünmeyi bilmeyen ve hazıra konan gençler yetiştirmiş olacaksınız.
Ekonomi okuyanlar bilir. Uzun vade - kısa vadede kalkınma diye. Uzun dönem içerisinde eğer verim almak istiyorsanız, yatırımınızı uzun dönemlere yayarsınız. Mesela eğitim sistemini adam gibi yapıp, yani ezberci zihniyet bozan, dersleri zevkli hale getiren, sorgulayan ve matematiğin aslında kolay olduğunu taa ilkokulda başlayıp, lisede, üniversitede de düzgün öğretmenlerle anlatılsa, bu ülke de kalkınır, üniversite sınavlarına da gerek kalmaz. Çünkü beşeri sermayaye'ye, yani insana yatırım yapmış olursunuz. Sorgulayan, araştıran insanlar yetiştirmiş olursunuz. Bu yüzden insan hep okumak ister.
Tabii bunu kısa vadede de yapmak mümkün. Önce tüm liselerdeki öğretmenler aşırı derecede bilgi olsun. Daha doğrusu alanında uzman, ders anlatmaktan sıkılmayan öğretmenler olsun. Öyle laf olsun torba olsun, "devlet bana maaş zaten veriyor, anlatırıp giderim ben" diyenler okula öğretmenler olarak gelmesin. Alanında uzman ve öğretmesini seven öğretmenler; ileri seviyede düzgün bir şekilde, öğrencileri dersi sevdirmeye ve sorgulamaya yönelik ders anlatsın. Gene beşeri sermayaye'ye yatırıp yapmış olup, ülke kalkınır, üniversite sınavlarına gerek kalmaz. Çünkü sorgulayan ve okumasını seven insanlar yetiştirmiş olup, daha çok okumayı isteyen insanları yetiştirmiş olursunuz.