herkes okumaya baştan başlıyor diye sondan başladım.
siz de öyle yapın ve yirmi beşinci kısım'ın hikayesini kaçırmayın.
Yazı ağır spoiler içermektedir. okumadıysanız hikayelerin tadı kaçar.
_________şairin hayatı öyküye dahil(yirmi besinci kisim)__________________
aslına bakılırsa hikayede bi şey yok. yalnızlığa ve hatıraların ağırlığına daynamayan bir adamın hayatına son vermesinin hikayesi. bir klişe desek ağır mı olur yooo olmaz. ama bi dinle acele etme.
hikayeyi tadından yenmez yapan o cümleler. ah o cümleler. yemin ediyorum aklımı başımdan ne kadınlar alıyor ne arabalar ama güzel, kifayetli bir ifade gördüğüm zaman kıskanıyorum.
bu hikaye beni neden vurdu söyleyeyim önce. ben şiir hastası biriyim. yo yo gerçekten hastasıyım. belli aylar nükseder bu hastalığım tekrar tekrar okurum, cdlere çeker arabada yolda orda burda dinlerim. okurken dinlerken hissettiğim en temel duygu kıskançlıktır. valla hayatımda iyi bir dize kadar kıskandığım hiçbir şey olmadı.
ee öyküden bahsetmeyecek misin? bahsediyorum ya. öykü nesir şeklinde yazılmış koca bir şiir gibi. zaten büyük bölümünde büyük şairlere göndermeler yer yer onların en can alıcı dizelerinin yer aldığı bölümler. dizeler...
ancak yirmi besinci kisim nickli arkadaş bunu o kadar güzel yapmış ki adeta bütün o büyük şairlerde beni bir gezintiye çıkardı.
haa beni bilenler de bilir kimseyi boşu boşuna pohpohlamam aha işte bak geçmişte yazdığım kol gibi kaç tane eleştiri yazısı orda duruyor.
yazarı bunca tebrik etmemin sebeplerinden biri de geçişlerde kendisinin kurduğu cümleler var haliyle ama hiç sırıtmamış o güzel dizelerin arasında. hatta çok şık olmuş.
bak ne diycem sana yirmi besinci kisim. hikayenin başında adam yalnızlığını da masanın üstüne koyunca masa şöyle bi sendeliyordu ya. hikayenin sonunda da adam hatıraların ve yalnızlığının ağırlığına dayanamayıp yıkılıyor, intihar ediyor.
ve o bölümde bir şey daha dikkatimizi çekiyor masa ve daktilonun kapı önüne konması. bence son bölümde o masayı dışarıya kırık yıkık bir halde çıkartmaları gerekirdi. masa da dayanamamış yıkılmış olsundu. ama bunu öykünün tamamında olduğu gibi naif bi geçişle hissettirmeden yapsaydın keşke dedim. sadece yıkılmış bir masadan bahsetsen ben onun niye yıkıldığını bilirdim.
off ulen.
yazar cümlelerine baktığımda çok daha iyi öyküler yazar diye düşünüyorum. bir dahaki sayıda öykünün olay örgüsü ve kalitesini de konuşmak isterim.
neyse daha çok övmeyeyim akraba sanırlar.
öyküyü tavsiye ettiğim bir yazar arkadaşın öykü ile ilgili yorumunu da o yazarın affına sığınarak ekleyeyim buraya:
"Tavsiye ettiğiniz öyküyü okudum, teşekkür ederim, oldukça beğendim. Dili güzel kullanmış, tasvirleri, kişileştirmeleri,benzetmeleri abartıya kaçmadan fevkalade güzel oturtmuş."