şöyle ki, çocukluğumuzdan beri bize "atatürk 19 mayıs 1919'da samsun'a çıktı" cümlesi ezberletildi. yaklaşık 6-7 yaşlarında olan bir çocuğun "çıkmak" kelimesinin "karaya ayak basmak" anlamına gelebileceğini düşünmesi imkansız gibi bişey. öyle olunca, samsun'un deniz kıyısındaki yüksek bir dağlık bölge olduğunu zannediyordum. hatta denize bakan kısmı uçurum. e atatürk samsun'a nasıl çıkmış olabilir? hem de deniz tarafından? tabii ki tırmanarak.
işte bu düşüncelerden dolayı kafamda hep şöyle bir kurtuluş savaşı başlangıcı şekillenirdi. atatürk dağcıların dağa tırmanırken kullandıkları aletle uçuruma doğru yavaş yavaş tırmanıyor. bu o kadar zor bir şey ki, başaracağından hiçbir ümidi yok. ama azimle yukarı çıkmaya devam ediyor. ve azminin zaferi olarak tırmanışı başarıyla bitiriyor ve samsun'a çıkmış oluyor. yukarıda da halk ellerine çapa, kazma, kürek, tabanca, tüfek ne bulduysa hepsini eline almış ve savaşa hazır halde, bağırıp çağırıp, tezahürat yapıyolar. tam o anda atatürk elini havaya kaldırıyor ve herkes susuyor. daha sonra "kurtuluş savaşı başlasın" diyor ve halk ellerindeki silahlarla, denizin tersi yönünde koşmaya başlıyorlar. böylece kurtuluş savaşı başlıyor.
çok hayalperestçe ama yaklaşık 4-5 yıl bunun doğruluğuna inandım....