sözlük yazarlarının itirafları

entry163170 galeri ses32
    43912.
  1. son iki yılımdan bahsediyordum önceki itiraflarımda. devam edelim.

    darptan 5 aylık bir ceza aldım. 2010'un sonbaharı çıktım cezaevinden. oysa ki ben babam gibi olmayacağım demiştim kendime. meğerse iliklerime kadar işlemiş.

    çaldım çırptım. tek avuntumdu haram para olması. kimsenin alınterini almıyordum. kimsenin ahı gelmezdi omuzlarıma. hepsi eskiyi unutturacak bir gelecek içindi oysa.

    yavaş yavaş bankadaki hesabımda paralar birikiyordu. biriken paranın yarısı yaptığım işle kendi cebime giren paraydı. diğerleri kelden ordan burdan tırtıkladıklarım.

    09.04.2010

    arkadaş ısrarına dayanamayıp kayıt olduğum spor salonundan çıktım. birkaç aydır vakit buldukça gidiyordum. aslında aklımı meşgul edenleri bir süre de olsa algılamamak için gidiyordum.

    öğlene doğru arkadaşlarla söz verildiği gibi git gide aramızın iyi olduğu bir teslimatçının işlettiği bilardo salonunda buluşup oyun oynadık. akşamüstüne doğru evime gitmek için otobüs beklerken en işlek sokakların birinde bir anne baba ve çocukları takılıyor gözüme. çocuk ağlıyor. babası bi kolundan tutmuş yürütmeye çalıştıkça küçük kız dizlerini kırıp bütün ağırlığını babasının kolunu veriyordu. annesi olduğu belli olan kadın onlara bakmıyor bile. kaya gibi sert suratını ileriye çevirmiş hemen arkasındaki gürültüye aldırmıyor.
    küçük kız gözünün yaşıyla ağladıkça bu sefer babası eğilip omuzlarından tutarak sarsmaya başladı incecik vücudu. domuz gibi iri anne babasının arasında o kadar savunmasızdı ki.

    ilkbaharda gri iki kaldırım taşının arasından çıkan papatyalar geldi gözümün önüne.

    kız sesini alçalttı. hala ağlıyordu. ileriden durağın arakasına kadar gelmişlerdi yürüyerek. tam durak arkasından geçerlerken küçük kız yarı hıçkırır halde bağırdı:

    - baba ne olur alalım!

    incecik kolunu tutan babasının parmaklarını açmaya çalışırken adam kızın yüzüne tokadı indirdi. kucağına aldı. dikelip suratına doğru parmağını sallayarak konuşmaya başladı. küçük kız bir eliyle yüzünü diğer eliyle orada burada gördüğü güzel ablalarına özenerek aldırdığı uzun saplı minik pembe çantasını tutuyordu. kısa süre sonra ağlayan kızı yere indirdi. tekrar bir iki adım attılar ki tekrar bir kavga gürültü. kız ağırlığını babasının koluna verip gitmeye diretirken baba tekrar bir tokat indirdi yüzüne. yerimden kalkıp yanlarına gidene kadar bir tane daha..

    - yeter lan!

    çocuğu elinden kurtarıp yüzüne baktım. kıpkırmızı yüzünü ovuştururken nolur alalım diye ağlıyordu. arkama çektim. babası "sana noluyor" derken tekrar atıldı kızı tutmak için. sağıma atılınca kızı da ondan uzaklaştırmaya çalışıyordum kendi etrafımda dönerek. adam bir elini omzuma koyup diğer elini yüzüme indireceği sırada omzuma koyduğu sol elini yakalayıp arkasına geçtim. yakaladığım sol el bileğini ensesine doğru kaldırırken sağ ayağımı bacakların önüne koyup yüzüstü yere devirdim herifi. beline oturdum. sol yumruğumu kafasına indirmeye başladım. karısı ve etraftakiler gelene kadar sanırım 3-4 defa vurmuşumdur. bağırış çağırış, telsiz sesleri...

    belki de babama yapamadıklarımı yapmıştım kızını istediği alınmayınca ağladığı için döven adama. belki de henüz 7-8 yaşlarındaki o kız kadarken babamın elinin altında bir yandan ağlayıp bir yandan da bu adamın canını nasıl yakarım diye düşündüğüm zamanlar geldi aklıma.

    bilmiyorum ama bir patlayıştı bu.

    sonra mahkeme. şikayetçi olmuşlar. darp raporu hakime hafif gelmiş. sicilim temizmiş. az ceza almışım. öyle dedi adamın biri. hakim de yaptığını düşünüp ders çıkar demişti.

    ben o 5 ayımın sadece ilk gününü o gün adama yaptığımı düşünerek geçirdim. ne bir pişmanlık ne de alınacak dersler vardı. insanlık denen şeyin herkese adil dağıtılmadığı bir yerde piyango bana vurmuş ne yazar ki. tek önemi sicilimdeki bir son olmasıydı bu 5 aylık cezanın.
    7 ...