hiç görmediğim şehirlerden geçiyorum...ayrılık yazıyor mola verilen her bekleme salonunda ve ben köhne bir çay bahçesinin tahtadan derme sandalyesinde,
elimde kalemim, önümde kağıdım, dumanı üstünde çayım, küllükteki sigaramla,
uzun bir anı yazıyorum aslı olmayan.
keşkeler geliyor aklıma...
kolumdaki saate bakıyorum miadı dolmuş vaktin ve de keşkelerin anlıyorum ama yine de yaşanmasaydı diyemiyorum aslında hiç yaşanmaması gerekenlere.
bir anons,şu turizmin, şu şehre giden yolcuları otobüsünüz kalmak üzeridir... sebepsiz değildir desem de düne ait olanlara çoğu sebepsiz aslında.
şimdi şurada veya burada olmak vardı derken,
hiç yaşamadığım bir yeri tasvir ediyorum, belki hiç sevmeyeceğim bir yokluğa hayran kalıyorum.
geçtiğim onca yol çakıllı veya asfalt, sadece bir yol başkada bir anlam içermiyor.