--spoiler--
Neler yapmadık şu vatan için; Kimimiz öldük; Kimimiz nutuk söyledik. Orhan Veli
Gazetesinden kovulmasıyla birlikte uluslararası muhalifliğe soyunan biricik 12 Eylül mağdurumuz, en muhalifimiz Ece Temelkuran, Guardiana verdiği yazıda memleketin hali pürmelalini, içler acısı durumunu ingiliz ve dünya kamuoyuna anlatmak derdiyle meşbu halde memleketin tasvirini yapıyor; ve bu ahval ve şerait içinde Hrant Dinkin öldürülmesi, iki gazeteci Nedim Şener ve Ahmet Şıkın hapse gönderilmesi ve son olarak da Ece Temelkuranımızın işine son verilmesi gibi milli felaketleri aktarıyor memleketin düştüğü duruma bak! Kendi ifadesiyle: One killed, two imprisoned, myself unemployed. Türkçesiyle: Biri öldürüldü, ikisi hapiste, ve ben işsizim. Fransızcasıyla: neyse Bu cümleyi dünyanın bütün dillerinde söylemek isterdim. Hrant Dinkin hayatını alan karanlık güçler bununla yetinmemiş, yıllarca Milliyette sonra Habertürkte çalışan usta muhalif yazar Ece Temelkuranın da işine son vermişler, trajediye bakın. (Aylak okur! şu anda sağ elimle böğrümü döverken bir yandan da hıncımdan klavyeler eskitiyorum, o derece kötü oldum, falan oldum. arz ederim.)
Ne diyorduk Ha, Milliyet O Milliyet ki, bağlı bulunduğu yayın grubuyla beraber Hrant Dinki ölüme götüren süreçte gerek manşetleri, gerekse kalemşörleriyle aktif rol oynamış bir gazete (ki Ahmet Kaya, Etyen Mahçupyan gibi sayısız linç girişiminin de birinci dereceden sorumlusu aynı grup, ilk aklıma gelenler olarak). Ama ne gam Ece Temelkuran hep muhalifti, hep solcuydu bi kere. 12 Eylülü buna yaptılar, hainler, alçaklar!!
işte ben Ece Temelkuranda buna hayranım, zaten bunun için başarılı. En düşük maliyetle en büyük rantı toplamak. Ortaya çıkan resme bakar mısınız: Hrant Dinkle Ece Temelkuran yanyana aynı duruşu sergiliyor, aynı karanlık odakların karşısında yer alıyorlar, onyıllardır bu toprakları kurutan oligarşik yapı ve anlayışla savaşıyor ve sonunda Ecenin payına The Guardiana değerlendirme yazan uluslararası muhalif olmak rolü düşerken Hrant Dink hala Ermeni ve mezarda yatıyor, onun payına düşen bu. Diğer iki gazeteci hapiste. Ama Ece Türkiyenin halini anlatırken kendini araya çok iyi sıkıştırıveriyor, kendisini de aradan çıkarma hesapçılığını yapıyor ve doğrusu çok güzel kotarıyor bu muhaliflik işini. Ya da daha doğrusu ülkedeki kritik cinayetlerden olan ve arkasında kocaman bir şebekenin varlığının aşikar olduğu bir cinayeti basit bir devletin gazetecilere uyguladığı baskıya indirgeyerek bir cinayetin asıl sebebini ve arkasındaki şebekeyi çok güzel perdeliyor. Sanki Hrant Dink gazeteciliği sebebiyle öldürülmüş gibi Sanki birileri Hrant Dinki öldürürken, geçmişte Cumhuriyet mitinglerini tertip ederken yaptıkları gibi ülkede belli bir rüzgarı oluşturma hesapları yapmıyorlarmış gibi Sahi, Ece Temelkuran Cumhuriyet mitinglerinin neresinde duruyordu? Hani şu yıllar yılı anti 12 Eylül yazıları, Enver Paşa salvoları ve darbelere karşı intikam yemini kabilinden köşe yazılarını okuduğumuz Ece Temelkuran, hani ondan sonra 12 Eylülle hesaplaşma yolunu açan ve bugün Enver Paşayı yargıya taşıyan anayasa değişikliği gündeme geldiğinde de birden 12 Eylül anayasasını canhıraş savunmaya geçen Ece Temelkuran Ece Temelkuran Cumhuriyet mitinglerinin neresinde duruyordu?
Hrant Dinkin ölümünün yanına kendi işine son verilme olayını, kendi PRını iliştirmesi Hrant Dinkin kemikleri üzerinde tepinmek mi, yoksa cesedinden kendine mastürbasyonluk sabun imal etmek mi; yoksa son derece başarıyla kotarılmış bir PR çalışması mı, birilerine atılmış bir gol mü; ya da hem öldürüp hem sabununu çıkarmak mı isteyen istediği gibi isimlendirsin artık. Bana bu duygu yoğunluğu fazla geldi, şiir yazdım, onu da Ece Temelkurana ithaf ediyorum:
Ece The Muhalif
Kimi kurşuna dizildi yol ortasında,
Kimi hasta,
Kimi yatıyor hapiste,
Kiminin lince maruz kaldı dirisi
Kiminin mezarında ters dönüyor ölüsü
Ama ufak iş bunlar, asıl en kötüsü
Ece temelkuran işten çıkartıldı iyi mi
Ece Temelkuran oy oy, muhalif Ece Temelkuran