Hayatımda gördüğüm en şişirilmiş bölümlerden biri. Güya amacı nitelikli çevirmen yetiştirmektir ama çeviri piyasasından alabildiğine uzak, soyut ve teorik dersleriyle
dört yıl pişi pişi geçer. Araya bir iki ekonomi çevirisi, hukuk çevirisi gibi laf olsun torba dolsun dersler sokulmuştur.
Boğaziçi'nde veya Bilkent'te okumuyorsanız ve simültane sınavını geçemediyseniz mezun olduğunuzda en azından ingilizce öğretmeni olabilirdiniz, ama şimdi yeni getirilen yasayla sadece formasyon dersi almak yetmiyor artık; ingilizce öğretmenliği bölümünden olanlar öncelikli olacak yani işiniz daha da zor.
Yazılı veya piyasa çevirmeni olarak meslek edinip para kazanmak hayaldir. Bir kere klavye hızınızın çok yüksek olması lazım ki istenen sayfa sayısında işi kısa sürede ve doğru olarak çıkarabilmelisiniz (sayfa başına para alıyorsanız çok sayfa sayısı çok para demektir- yavaşsanız açlığa mahkumsunuz). Bölümdeki derslerden çok uzak reeldeki piyasa dilini kapmak için en az beş yıl bir tercüme ofisinde ter dökmeniz gerekir ama kan içicinin allahı tercüme bürosu sahiplerine üç beş kuruşa katlanmak her babayiğidin harcı değildir. Belki bu beş yılın sonunda çok-uluslu bir şirkete çevirmen olarak kapak atabilirsiniz ama sıradan bir üniversitede işletme okusaydınız da bu kadar maaş ve eziyetin garanti olduğu bir pozisyon edinebilirdiniz.
En iyisi akademisyen kalmaktır. Hiç olmazsa düzenli bir maaşınız ve itibarınız olur.
Babamdan aşırı zenginim, Can Yücel 'in Yaprak şiirini ingilizce'ye Yaprak şeklini koruyarak kazandıracak vakit ve param var diyorsanız istediğiniz bölümdür. Türkiye'de yazılı çeviri piyasasının boktanlığından ve piyasadan kopukluğundan dolayı balon ama kof bir bölümdür.