nuri bilge ceylan'ın yine tablo tadında görüntülerle gönlümüze dokunduğu filmi. sırf bu görüntüler için bile ödülü hak etmiş diyebiliriz. oyuculuklar için yorum yapmaya zaten gerek yok. aman aman bir konusu olmasa da konunun işleyişi, işlenişi ve filmin ilerleyişi övgüyü gerçekten hak ediyor.
--last exit before spoiler--
filmdeki herkesin tek bir ortak noktası olmasına rağmen savcının içini kemirip duran acısı ve bunu doktora anlatırken aslında kendini aklama çabası ve artık dayanamadığı kaybının ağırlığıyla gizliden gizliye içini dökmesi insanı duygulandırıyor doğrusu. manda yoğurdu muhabbeti ise filme ayrı bir renk katmış. köyde muhtarın sıkıntıları anlatırken takındığı tavır ve insanların otaya gelmelerinden duyduğu duygunun memnuniyet mi yoksa rahatsızlık mı olduğu merakı insanın kafasını karıştırıyor. "hiç gelmiyorsunuz" tadında savcıya attığı taşlar ise gayet manidardı. filmin nihayetinde otopsici adamın doktora sayıp döktüğü eksiklikler ve sıkıntılar ise pastanın kreması olmuş.
--spoiler finished--
nuri bilge ceylan'ın izlediğim ilk filmi olsa da hoşuma sardı. daha önceki filmlerini de bakarım artık.