uzun süre boğuşamamasıdır benimle. gören herkes ne genç baban var dese de ben bilir ben görürüm gözlerindeki pusu, yılların vermiş olduğu olgunluğu. yüzündeki çizgilerde hep çarpar gözüme, dillendirir 'senin yerine ben öleyim' cümlesini. artık gülerken arada göğsünü tutmasıdır yaşlanması. silinin sivrileşmesidir; ne değişikmiş o ojenin rengi sankigözlere işkence eden rengi ellerinigüzelleştirmiş. sana, artık hayatını düzene koy,ayaklarının üstüne bastığını görmek istiyorum.' dediğinde de ölüm vardır yakında.
baba 'babalıktan' çıktığı zaman yaşlanmıştır. artık metallica dinliyemediğinde, racing motorlara heves etmediğinde yaşlanmıştır, baba, babam.