yanımdayken diyemedim ya sana "gitme" diye. gitme allahın cezası yalvarırım gitme. tüm hatalarım için, bizim için hiç savaşmadığım, sana hiç tam anlamıyla güvenmediğim için hepsi ama hepsi için çok özür dilerim. 3 saniyeden daha uzun süre baktığımda bayılacakmışım gibi hissettiren gözlerinde artık aynı parlaklık yok. öyle ki bana bal rengi geliyordu onlar, alenen kahveymiş. ellerin her zaman kaçış noktasıydı benim için, kocamanlarmış karikatür çizmeye pek de uygun görünmüyorlar zoru başarıyor olmalısın. of saçmalıyorum. yazamıyorum çünkü gidişinin verdiği şoku atlatamadım. yazamıyorum çünkü içimdeki "keşke"ler yüzünden hazımsızlık yaşıyorum, midemi bulandırıyorlar, kusacağım galiba. yazamıyorum çünkü bize tanınan zamanın içine ettik yine. içimdeki özlem gram dinmedi, her zamankinden daha da fazla özlüyorum şu an seni. çünkü en kötüsü burnumun dibindeyken hissetmekmiş uzaklığını. aslında asıl mesafe aramızdaki yüzlerce kilometre değilmiş de sanki. hayır böyle düşünmemeliyim, düşünmemeliyim. yazamıyorum çünkü görünüşüyle tamamen tanıdık olan sen nasıl böyle yabancılaştın? bizi bu hale getiren ben miydim? mutlu musun böyle? yazamıyorum çünkü sensiz çok eksiğim gerizekalı. yazamıyorum çünkü bunca saçma sözcüğü sıralamaktansa itiraf etmem gereken tek bir şey var. ve hayır, kendime bile itiraf etmeye gücüm yok bunu. hala şokun etkisinde olduğuma inanıyorum. ya da kuvvetli alkolün. bu korkunç his... nolur yarın uyandığımda yerini akşamdan kalmalığa dayanan kuvvetli bir baş ağrısına bırakmış ol. nolur zerren kalmamış olsun içimde.
düzenleme: çok isteyince oluyormuş lan ! huzur gibi mutluluk gibi bir şey hissediyorum. iyi geldi.